E.C.A.
200x200 piksel Reklam Alanı

"YeÅŸil Bina, YeÅŸil mi?"


20 Åžubat 2015 | KONUK YAZAR
29. Sayı (Ocak-Åžubat 2015)

Arif Künar VEN ESCO Genel Müdürü
Aslında binalar tek başlarına “Yeşil” değillerdir. Çevrenin, yörenin, şehrin yeşil olmasıyla da doğrudan ilişkilidirler. Tek başına bir binanın “Yeşil” olması ya da “Akıllı” olması zaten çok doğru ve mümkün de değildir. Çünkü siz ne kadar TS825’e göre yalıtımı yapılmış bir TOKİ konutuna, üst üste güneş kolektörleri koyup, ısı pompası yapsanız da ne güneşe yönelim, ne o bölgeye ait yerel mimari, çevresel-iklimsel mimari, entegre bina tasarım yönetimi, atık yönetimi, çevreci ulaşım altyapısı vb. olmadığı için bina “Yeşil” olamaz. Bütüncül bir saha yerleşimi, enerji mimarlığı yok; ama binanın üstüne fotovoltaik piller, altına ısı pompaları koydunuz, yerel malzemeler, sertifikalı malzeme kullandınız ve “Yeşil Bina” sertifikası aldınız... Ancak bu bina hiçbir zaman gerçek ve enerji etkin “Yeşil Bina” olmayacaktır.


Bütün yaşadığımız bu şehir, çevre, saatlerimizi geçirdiğimiz işyerleri, evimiz, toplu konutlar sağlıklı, insana-insan biyolojisine ve fizyolojisine uygun olmayan, yetersiz, birçok açıdan çevreyle ve doğayla da uyumsuz yapılardan oluşuyor maalesef. 


“Mimarlık, estetik ve fonksiyonun yanı sıra artık enerji kriterlerine göre, entegre bina tasarım ve simülasyon-hesaplama ağırlıklı olmalı” yaklaşımı, çok doğru ve gereken bakış açısı olmalıdır. Son dönemlerde artan doğa olayları, iklim değişikliğiyle de çok ilişkili olduğu için eninde sonunda enerjinin daha az kullanılmasını, verimli-etkin kullanılmasını acilen sağlamamız lazım. Bunun en kolay ve hızlı yolu da yaşadığımız şehrin, binanın, toplu konutun, okulun enerji etkin olmasını sağlamaktır ve dünyanın en öncelikli konularından birisidir. 
Bunu aslında hepimiz çok iyi biliyoruz, bunun üzerine çokça da konuşuyoruz ama bunu uygulamada yapmıyoruz/yapamıyoruz. Bir sürü neden sayabiliriz... Ama bunların hiçbiri bizi affettirmiyor, etik olarak ya da vicdani olarak bizleri rahatlatmıyor. 


“Kent mi, şehir mi?” meselesi epeydir kafamızı meşgul ediyor. Özellikle “kentsel dönüşüm” şu anda çok gündemde. Aslında “şehir” kavramı biraz daha kadim, bilgeliği temsil ediyor. “Kent” daha çok modern, rant ve erkek; “şehir” ise biraz daha “konservatif” ve “dişi” bir çağrışım yaratıyor. Onun için hep “şehir” demeye çalışıyorum, şehirli düşünmeli, şehirli yaşamalıyız-davranmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü “şehir”de bizim kadim Anadolu mimarlığında, kadim geleneğimizde-göreneğimizde, daha önceki yapılan uygulamalarda birtakım “doğru” kodları bulabiliyoruz. O zamanlar birbirinin ışığını, rüzgârını, manzarasını, güneşi öne çıkaran, aksine kesmeyen tasarım, projeler minimalist mimari uygulamaları, yani kadim “şehir”cilik anlayışı diyelim, insani boyutlarıyla ve doğal kaynakların israfından uzak, ekolojik-çevre ile uyumlu bir durum vardı. 
Bu döneme sürekli vurgu yapan da bir Hükümet var. Çokça “Osmanlı ve İslam” şehirlerinden, kadim gelenekten, israftan bahsederlerken, bir yandan da tamamen bu “kentsel dönüşüm” adı altındaki uygulamalarda da maalesef bir müteahhit mantığıyla “vahşice” hareket edilen, daha çok ranta dair bir durum var. Sadece yıkmak ve dönüştürmek üzerine geliştirilen dünyada böyle kullanılan kavramlar-yaklaşımlar pek yok aslında. Aksine hep iyileştirme-yenileştirme, eskinin üstüne yeni, daha enerji etkin, daha sağlam, onu tamamlayan, onunla bütünleşik yapılar var bu uygulamalarda. Türkiye’deki gibi 6,5 milyon adet yıkılıp yeniden yapılacak rant uygulaması boyutunda dünyada benzer bir uygulama yok. En fazla 80 bin konut yenilemesi var. 6,5 milyon, bir ülkenin neredeyse yapı stoğunun üçte birini dönüştüren, yıkan bir uygulama yok. Biz yine yanlışlarla devam ediyoruz maalesef. 5-10 yıl sonra yine bunların nasıl enerji verimli hale getirileceğini konuşuyor olacağız. 
Bir tek enerji verimliliğine indirgenmiş bir yaklaşımı değil, genel anlamda en başta enerji etkinliğini, sürdürülebilir ve daha yeşil bir ekonomiye-kalkınmaya, çevreye, şehirlere ulaşmak üzere  bütüncül bir yapı-yaklaşım öneriyoruz aslında. Bu yaklaşım, sertifikalı ya da sertifikasız binalarımız olmasından, Yeşil Binalarımız olmasından çok daha öte ve önemli bir durum.





Doğayla uyumlu, çevreyle dost ve minimum malzeme kullanan, minimum enerji kullanan yapı standartları da dünyada gelişiyor. Yeşil Bina, yeşil sertifika olarak tartışmalar olmadan, sadece sağlıklı-enerji etkin-sürdürülebilir yapı standartları, yapı teknolojilerinden oluşan binalar daha çok önemli olmaya başlıyor. Örneğin Almanya’da bir ailenin 100 metrekarelik pasif bir evde harcadığı yıllık ısıtma gideri 38 euro. Fakat 100 metrekarelik benzer iklim koşullarındaki (Almanya’daki iklim kuşağına denk gelen) Erzurum’daki bir ailenin tükettiği ise bunun yaklaşık 15-20 katı. Arada neredeyse 20 kat farkla, aynı iklim kuşağında bu kadar enerji tüketimine bizim hakkımız yok; paramız da olsa, kaynaklarımız da olsa yok!.. 


Tartışmanın boyutunu “Yeşil Bina, “Yeşil mi?”den öteye geçirmek lazım. Dünyadaki enerjinin yaklaşık yüzde 40’ı binalarda kullanılıyor. Böyle bir dünyada yaşadığımız zaman artık bu bakışın “yeşil”den daha öteye, daha fazla enerjiye ağırlık veren bir uygulamaya gitmesi çok önemli. Yani birincil öncelik enerji etkinliği ve konfor, ondan sonra diğerleri gelmelidir.


Bir yandan böyle bir gerçeğimiz var, bir yandan da aklımızım-hayalimizin alamayacağı hızda ve miktarda “enerji verimliliğinden” habersiz lüks konutlar-siteler, “yaşam” merkezleri yapılıyor, bina stokları arzı inanılmaz artıyor. “Konsept projeler” adı altında zorlama, yapay bir sürü sürdürülemez “yanlış” proje geliştiriliyor. Bizim artık yeni bir dönüşüme-paradigmaya ihtiyacımız var; sürdürülebilir ve yüksek performanslı binalar, şehirler oluşturmak gibi...


Kendi adıma artık “Yeşil Bina” kavramını değil, “Sürdürülebilir-Enerji Etkin Bina” kavramını kullanmaya çalışıyorum. Artık “Sıfır Enerjili Bina” diye kavramlar da çıktı; yani kendi enerjisini kendi üreten, kendi üretmediği enerjiyi şebekeden kullanmayan. Elektrik şebekelerinden elektrik kullanmadan, kendi enerjisini üreten ve minimum enerji kullanan pasif mimarlık, güneş mimarlığı, entegre tasarımlarla-bina simülasyonlarıyla yapılan binalar.


Bir binanın 100 birimlik maliyetinde, ömür boyu maliyet analizi yaptığınız zaman, ilk satın alım maliyeti yalnızca yüzde 35. Ondan sonrası 40-50 yıl, o bina ne kadar yıl yaşayacaksa, kullanılan işletme ve enerji giderleri yüzde 65, yani alım maliyetinin en az 2 katı. Bina “enerji” tüketimi çok daha önemli ve belirleyici durumdadır artık.


Önemli olan ikinci konu ise sürdürülebilirlik. Bina işletilebilir-sürdürülebilir olmazsa, yaptığınız “Yeşil Bina”nın, zaten hiçbir “Yeşil”liği kalmıyor. Siz olabildiğince yüksek teknoloji uygulamalar yapabilirsiniz, onlarca teknolojiyi üst üste, yan yana, hibrit koyabilirsiniz, çok iyi işletme senaryoları yaptığınızı düşünebilirsiniz ama her biri eninde sonunda doğru bir işletme, akıllı işletme, işin ehli işleticiler olmaksızın hiçbir işe yaramaz. Bina daha fazla enerji kullanmaya başlayabilir, konfor bozulabilir. 


Bütün bunlar binada doğru yapıldıktan sonra (yani sürdürülebilir, işletilebilir, enerji etkin yüksek performanslı, ömür boyu maliyet esaslı) zaten sertifika almaya hak kazanıyorsunuz, isterseniz de alıyorsunuz. Ama sadece “Yeşilimsi Bina”, “Yeşil Bina sertifikası” almak istiyorsanız, bunların hiçbirini yapmayabiliyorsunuz. 


Sonuç, “Yeşil Bina” her zaman ve-veya tek başına “Yeşil” değildir...

 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

2025, İnşaat Sektöründe Enerji Dönüşümü için Dönüm Noktası Olacak mı?

Avrupa genelinde artan faiz oranları ve inşaat maliyetleri, bina sahiplerini 2024 yılında enerji dönüşüm projelerine yatırım yapma konusunda temkinli ...
9 Ocak 2025

Mekanik Tesisatın Yeni Yüzyılı: Tesisat Sektörünün Dört Bileşeni

GHİYO'dan okuldaşım, İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Mentoru değerli dostum Yavuz Can Yazıcı, Four Essentials izlenimlerini yazdı....
8 Mayıs 2024

ISO 14067 Ürün Karbon Ayak İzi Hesaplama ve Doğrulama

Son zamanlarda, iklim değişikliği konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. İklim değişikliği, dünya genelindeki birçok ülkeyi etkisi altına almakt...
5 Nisan 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.