Yeşil Şehirlere Giden Yolda Yeşil Mahalle Sertifikaları
Binalardan kaynaklanan enerji ve su tüketimi, CO2 salımı, malzeme ve kaynak kullanımı gibi etkileri minimuma indirmek amacıyla, “sürdürülebilir binalar” başlığı altında gerçekleştirilen çalışmalar tüm dünyada ilgi görmektedir. Bu kapsamda, gönüllülük esasına dayalı yabancı menşeli Yeşil Bina sertifika sistemleri, bir binanın sürdürülebilirliğini ölçebilmek için elimizdeki araçlardan en yaygın kullanılanıdır. Söz konusu sertifikaları geliştiren yabancı kuruluşlar, artık sadece binaların sürdürülebilirliğini değil, aynı şekilde mahalle ölçeğinde yapılaşma alanlarının da sürdürülebilirliğini ölçen sertifikalar geliştirmişlerdir. Amerikan LEED ND, Japon CASBEE UD, İngiliz BREEAM Communities, Avusturalyalı Green Star Communities, mahalle ölçeğinde dünyada en fazla bilinen sertifika sistemleridir. Sertifikaların genel yaklaşımı ve değerlendirme kriterleri birbirlerinden çok farklı olmamakla birlikte, geliştirildikleri ülkenin yerel koşullarından, kültüründen, iklim ve yaşam koşullardan etkilenmişler ve birbirlerinden ayrışmışlardır. Ülkemizde “yerel yeşil bina sertifikası” çalışmaları devam etmektedir. Ancak, “yerel yeşil mahalle sertifikası” henüz gündemde değildir. Bu nedenle, şu ana kadar ülkemizde bu konuda yeni yeni oluşmaya başlayan ilgi, dünyada en fazla kullanılan Amerika menşeli LEED ND sertifikası üzerinde yoğunlaşmıştır. U.S. Green Building Council (USGBC), Natural Resources Defense Council (NRDC) ve Congress for the New Urbanism (CNU) tarafından ortaklaşa geliştirilmiş LEED ND (LEED Mahalle-Leadership in Enery and Environmental Design for Neighborhood Development) sertifikası, 2009 yılına kadar pilot projelerde uygulanmış ve bu tarihten sonra yürürlüğe girmiştir. En fazla yaklaşık 130 hektar (320 acres) büyüklüğüne kadar olan gelişim alanlarında, projeler bu sertifikaya başvurabilmektedirler. Projenin içinde en az bir binanın LEED sertifikalı olması şarttır. Söz konusu proje, şehir içinde mevcut bir alanın kısmi veya tümünün geliştirme projesi olabileceği gibi, yeni gelişim alanlarında, konut, ticari veya karma kullanım yeni bir proje de olabilmektedir. Sertifika süreci, mahallenin sürdürülebilirliğini aşağıda listelenmiş üç ana başlık altında tarifli çeşitli alt başlıklarla ölçmektedir: SLL - Smart Location & Linkages (Akıllı Yer Seçimi ve Bağlantılar) NPD - Neighborhood Pattern and Design (Mahalle Dokusu ve Tasarımı) GIB - Green Infrastructure & Buildings (Yeşil Altyapı ve Binalar) Sertifika sürecinin ana hedefi; iyi planlanmış, yeşil alanları koruyan, farklı gelir grubundan insanların birlikte yaşadığı, daha fazla ulaşım seçeneğinin olduğu, raylı sistemler ve bisiklet yolları gibi taşıma seçeneklerin yer aldığı, kompakt ve yürünebilir mahalleler içeren, güçlü cadde-sokak ağlarının yer aldığı, kendi içinde izole bölgeler barındırmayan veya bulunduğu bölge içinde izole olmamış, karma kullanımı teşvik eden, çevre dostu enerji etkin binalardan oluşan, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı, sürdürülebilir altyapı sistemlerine sahip yerleşkeler oluşturmaktır. LEED ND Sertifika süreci dört aşamadan oluşmaktadır: 1. SLL Ön Koşullarının Değerlendirme Aşaması - Arazinin mevcut altyapı ve ulaşım ağları üzerinde kurulu olduğunun ve yapılaşmaya müsait bir arazi olduğuna dair ilgili şartların sağlandığının gösterildiği aşama 2. Koşullu Onay - Projelerin ruhsata başvurusunu beklemeden alınan ön onay aşaması 3. Ön Sertifika Aşaması - Ruhsat onayını geçmiş veya inşaat aşamasında alınan ön sertifika aşaması. Böylelikle geliştiricinin projesini daha kolay pazarlaması hedeflenmiş 4. Sertifika Aşaması - Sertifika sürecinin tüm gereklilikleri yerine getirildiğinde, yani proje tamamlandığında, sertifikanın alındığı aşama. LEED ND’nin bina ölçeğinde değil de mahalle ölçeğinde sürdürülebilirliği ölçmeye çalışması, yeşil şehirler yolunda atılmış değerli bir adımdır. Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, 2050 yılına kadar küresel nüfusun yedi milyardan dokuz milyara çıkması beklenmekte ve bu artışın yüzde 98’inin gelişmekte olan dünyada olacağı öngörülmektedir. Küresel kentsel nüfusun ise yaklaşık iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu arada, birçok gelişmiş ülkede nüfus yaşlanacak ve durağan hale gelecek, yerel demografik kalıplar da artan ölçüde çeşitlenecektir. Bu durumun yaratacağı etkiler, önümüzdeki dönemde şehirlerimizin geleceğinin küreselleşme, iklim değişikliği, kentleşme ve demografik değişiklikler gibi megatrendler tarafından şekillendireceğine işaret etmektedir. Hayat kalitesindeki artışa duyulacak ihtiyaç ve ekonomik rekabet, şehirleri daha az ve daha çevreci kaynak tüketmeye zorlayacaktır. Bu süreçte, yeni teknolojiler ve bütüncül yaklaşımlar, sürdürülebilir şehir gelişimi için en önemli kaldıraçlar olacaktır. Gelişmiş atık yönetimi, etkin şehir altyapıları, akıllı şebekeler, verimli enerji üretimi ve dağıtım altyapısı, fonksiyonel ve verimli ulaşım sistemleri, çevresiyle uyumlu enerji etkin yapılar, kentte yaşayan insanların konforunu dikkate alan etkin iletişim seçenekleri, gelişmiş güvenlik ve sağlık sistemleri, temiz hava ve su teminine yönelik sistemler, söz konusu bu teknolojilerin önemli bir bölümünü oluşturacaktır. Ülkemizdeki nüfus artışı, kentleşme eğilimi ve şehirlerimizin gelecekteki ihtiyacı da dünyadaki genel eğilimle paralel olacaktır. Ülkemizdeki 6,5 milyon konutun kentsel dönüşüm kapsamında değerlendiriliyor olması ise “bütüncül” yaklaşımların şehirlerimizde yaratacağı faydaların büyüklüğüne işaret etmektedir. Bütüncül yaklaşım kapsamında, ülke ve şehir yönetimleri daha üst ölçekte imar planları/master planları hayata geçireceklerdir. Yine bu kapsamda, ilave olarak müteahhitlerin, gayrimenkul geliştiricilerinin ve özel sektör yatırımcılarının da, dönüşüm projeleri, geliştirme projeleri, konut sitesi projeleri gibi, mahalle ölçeğindeki projelerde”, yönetmeliklerin öngördüğü asgari limitlerin üzerine çıkmaları ve sürdürülebilirlik ilkelerini bir üst seviyede uygulamaları teşvik edilmelidir. Bu aşamada gönüllülük esasına dayalı “yeşil mahalle sertifikaları”, sürdürülebilir yaklaşımlarının bir ölçütü olarak değerlendirilebilir. Özellikle “kentsel dönüşüm” konusunun sürekli çeşitli bakış açılarıyla gündemde olduğu ülkemizde sadece bina ölçeği değil, mahalle ölçeğinin dikkate alındığı bu tip bir sertifika süreci, ülkemize ve bina kullanıcılarına katacağı faydanın yanında, müteahhitlerin ve gayrimenkul geliştiricilerinin fark yaratma ve pazarlama çabalarına destek de olabilir. Bununla birlikte, yabancı yeşil mahalle sertifikalarının ülkemiz koşullarına uygulanmasıyla ilgili bazı zorluklar söz konusudur. Ancak, yabancı menşeli bu sertifika süreçlerinin yerel koşullar için geliştirildiği unutulmamalı ve Türkiye için oluşturulacak “yerel yeşil mahalle sertifikası” çıkıncaya kadar LEED ND veya BREEAM Communities gibi sertifika yaklaşımlarından yararlanılmalıdır. Böylelikle, bu sertifika yaklaşımlarını kullanmayı hedefleyen pilot kentsel dönüşüm projeleri ve yeni arazi geliştirme projeleri vesilesiyle yerel bir yeşil mahalle sertifikasının ilk adımları atılmış olacaktır. Ä°lginizi çekebilir... 2025, Ä°nÅŸaat Sektöründe Enerji Dönüşümü için Dönüm Noktası Olacak mı?Avrupa genelinde artan faiz oranları ve inÅŸaat maliyetleri, bina sahiplerini 2024 yılında enerji dönüşüm projelerine yatırım yapma konusunda temkinli ... Mekanik Tesisatın Yeni Yüzyılı: Tesisat Sektörünün Dört BileÅŸeniGHÄ°YO'dan okuldaşım, Ä°ÅŸ ve Pazar GeliÅŸtirme Stratejileri Mentoru deÄŸerli dostum Yavuz Can Yazıcı, Four Essentials izlenimlerini yazdı.... ISO 14067 Ãœrün Karbon Ayak Ä°zi Hesaplama ve DoÄŸrulamaSon zamanlarda, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi, dünya genelindeki birçok ülkeyi etkisi altına almakt... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.