Enerji Güvenliği için Yeşil Bina Sayısı Artmalı
Günümüzde tüm dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde Yeşil Binalar oldukça popüler bir hale geldi. Tüm dünyada artan bu ilginin ülkemize yansımaması beklenemezdi. Ülkemizde de 2008 yılından beri artan bir ivmeyle Yeşil Binalar, enerji verimliliği, inşaatın ve yapılaşmanın çevresel boyutları bir şekilde sorgulanıyor. Tabii bu kadar geniş bir kapsamda ele alınan bu konu, birçok kavramı da beraberinde getiriyor. Yeşil Binaların çevremize, ekonomiye, insan sağlığı ve konforu ile karbon emisyonlarının azaltılmasına olan katkısından haberi olmayan insan sayısı giderek azalıyor. Bu noktada Yeşil Binaların birçok özelliğinden ön plana en çok çıkanı, enerjiyle ilgili etkileri olarak tespit edilebilir. Özellikle günümüzde dünyadaki enerji talebinin artması ve arzın giderek zorlaşmasıyla birlikte Yeşil Binaların, tasarlanması ve inşaatı sırasında yapılan dikkatli hesaplamalar, kullanılan stratejiler ve uygulanan yenilikçi sistemler sayesinde enerji odaklı sorunların çözümüne büyük katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyadaki enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ının binalarla ilgili olduğu düşünüldüğünde, bu konunun hassasiyeti daha da iyi anlaşılacaktır. Bu bağlamda Yeşil Binaların enerji sektörüne olan etkilerini üç başlık altında toplayabiliriz: Enerji Etkin Tasarım ve Sistemler Yeşil Binalarda kullanılan uluslararası verimlilik standartları, bu binaların daha tasarım aşamasında en optimum seviyede enerji tüketecek şekilde tasarlanmasını öngörüyor. Binaların iyileştirilmiş ısı yalıtım değerleri, enerji verimli camlar, yüksek performanslı bina ısıtma soğutma ve havalandırma sistemleri ile aynı konforu sağlayan fakat daha az enerji tüketen aydınlatma sistemleri gibi konvansiyonel uygulamaların yanı sıra bu konuyu daha ileri taşıyan binalarda kullanılan kojen, trijen sistemleri, toprak ve su kaynaklı ısı pompaları ve buz tankları gibi çözümler, binaların enerji taleplerinin en uygun seviyeye çekilmesini hedefleyerek, enerji talep yönünü kontrol altında tutuyor. Aslında Yeşil Binaların özünde, “en ucuz enerji, geri kazanılan enerjidir” düşüncesi yatıyor. Bu noktada hedef sadece enerji tasarrufu değil; enerji verimliliği, yani aynı konfor şartlarını sağlarken, kullanılan enerji seviyesini yükseltmemek olarak belirleniyor. Bu sayede enerji arzının da kontrol altında tutulması ve olası enerji kesintilerinin azaltılması yönünde ciddi rol oynayabiliyor. Yenilenebilir Enerji Sistemleri Yine Yeşil Bina konsepti içerisinde yer alan solar sistemler, rüzgar türbinleri gibi yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji sistemleri, normal şebekeye gelen yükü azaltırken, karbon emisyonlarının da düşürülmesini sağlıyor. Yani Yeşil Binalar sadece enerji tasarrufunu değil, aynı zamanda söz konusu enerji üretilirken dünyaya verdiği zarar da göz önünde bulunduruluyor. Ayrıca yeşil enerji tedariğinin ve karbon sertifikalarının da Yeşil Binalarda ayrıcalıklı bir yeri var. Bu da bina yönetimlerinin hem ekonomik hem de çevresel anlamda olumlu yönde adım atmasını sağlarken, yeşil enerji tedarikçilerine de bir teşvik ortamı yaratıyor. Enerji Ölçme Takip ve Kontrol Sistemleri “Ölçemiyorsan yönetemezsin” mantığından yola çıkarak Yeşil Binalarda en çok aranan özelliklerden biri, enerji tüketen ve üreten sistemlerin mümkün olduğunca ayrı ayrı takip edilerek, olası verimsizlik durumlarının anında tespit edilebilmesidir. Ayrıca bu binaların tasarımında entegre edilen otomasyon ve bireysel kontrol öğeleri de binaların toplam enerji tüketimi ve kontrolünü, olası sorunların anında tespitini kolaylaştırmaktadır. Bu da binaların enerji tüketiminin sürekli bir şekilde kontrol altında tutulması ve bilgi akışının sağlanması anlamına geliyor. Bu sayede binaların oluşturduğu enerji talebi daha hassas bir şekilde takip edilebiliyor. Bu başlıklar haricinde Yeşil Binalar, ulaşım kaynaklı enerji tüketiminin ve karbon emisyonlarının azaltılması için alınan önlemler, ayrıntılı otomasyon sistemleri ve su verimliliği ile su iletiminden kaynaklı enerji verimliliği gibi konularda dolaylı da olsa enerji sektörünü etkilemektedir. Sonuç olarak, ülkemizde toplam tüketilen enerjinin yüzde 35’inin binalarda kullanıldığı düşünüldüğünde, ülkemizde Yeşil Binalara yapılacak yatırımlar sonucunda, kullanılan enerjinin verimli bir şekilde, yani konfor şartlarından ödün vermeden daha az tüketilmesini sağlayarak, ülkemiz için çok hassas bir konu olan enerji arz güvenliğinin sağlanması, cari açıktaki en belirleyici faktör olan enerji ithalatının azaltılması gibi sosyal ve ekonomik faydalar sağlayacaktır. Bu anlamda özellikle kentsel dönüşüm sürecinde, Yeşil Binalara verilen ağırlığa göre 30 milyar dolara varan bir tasarruf hedeflenebilir. Ayrıca doğalgaz kaynaklı kesintilerin de önüne geçilecek, enerji talebi belli bir düzene girecek, kullanılacak yenilenebilir enerji kaynakları ile düşük karbon emisyonlu enerji, şebekeye yük getirmeden üretilecektir. İlginizi çekebilir... Mekanik Tesisatın Yeni Yüzyılı: Tesisat Sektörünün Dört BileşeniGHİYO'dan okuldaşım, İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Mentoru değerli dostum Yavuz Can Yazıcı, Four Essentials izlenimlerini yazdı.... ISO 14067 Ürün Karbon Ayak İzi Hesaplama ve DoğrulamaSon zamanlarda, iklim değişikliği konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. İklim değişikliği, dünya genelindeki birçok ülkeyi etkisi altına almakt... Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve SKDM Sertifikası Nedir?İklim değişikliği, günümüzde dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biridir. Karbon emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilir bir gele... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.