Enerji Etkin Şehir Dış Aydınlatması Nasıl Olmalıdır?
Binalar ve özellikle hastane, okul gibi özel yapıların-binaların, özellikle de Yeşil Binaların-kampüslerin nasıl daha doğru-enerji etkin-sağlıklı insan biyolojisi-fizyolojisine uygun aydınlatılması gerektiği konusunda, bizim ve diğer sektör temsilcilerinin yazıları az da olsa Yeşil Bina Dergisi’nde yer almaya başlamıştır. Ancak, özellikle dış-yol-şehir aydınlatması konusunda benzer hassasiyet, dikkat ve özen maalesef yeterince gösterilmemekte, hatta ölçüm ve mevcut durumun haritasının çıkarılması, doğru analiz ve fizibilite yapılmadan, sadece ürün odaklı dönüşüm yapılmaya çalışılmaktadır. Enerji verimliliği eğiliminin artmasının etkisiyle tüm sektörlerdeki ürün-sistem verimliliklerinde ciddi artışlar görülürken, bu konudaki en hızlı gelişim gösteren sektörlerden biri de aydınlatma olmuştur. Özellikle son 10 yılda teknik ve teknolojide yaşanılan hızlı değişimin sonucu olarak hem performans-konfor-fiyat hem de enerji verimliliği açısından çok daha iyi sonuçlar elde edilmektedir. Yeni nesil ışık kaynağı teknolojileri ve bunlarla uyumlu kontrol-otomasyon teknolojilerinin kullanımı ile yüksek oranda tasarruf-verimlilik ve performans artışı sağlamak mümkündür. Her ne kadar ciddi bir potansiyel söz konusu olsa da, genel olarak telaffuz edilen rakamların çoğunluğunun “pazarlama” amaçlı abartılmış değerler olduğu unutulmamalıdır. Çoğu zaman ilk akla gelen ürün odaklı tasarruf yaklaşımlarının, “kontrol ve mühendislik” konularıyla entegre edilmediği sürece istenilen potansiyele ulaşması da zaten mümkün ve doğru da değildir. Elbette ki dış aydınlatma sistemleri için uygulama başarısı, sadece enerji verimliliği, aydınlık seviyesinin azlığı veya çokluğu ile sınırlı değildir. Sağlıklı görme koşulları, sürüş güvenliği ve dikey aydınlatma değerleri hayati risk taşımaktadır. Bu doğrultuda çoğu zaman yüksek enerji yoğunluğu ile fazla aydınlatılan tesislerde dahi düzgünlük ve diğer parametrelerin sağlanmaması nedeniyle sağlıklı görme koşullarının elde edilemediği görülmektedir. Dış-yol aydınlatma sistemleri konusunda modern-sağlıklı bir altyapıya sahip olduğumuz pek söylenemez. Fakat son 5-6 yıllık süreçte, şartname ve yönetmelik bazında iyileştirmeler ile belirli bir gelişimin yaşandığı da görülmektedir. Mevcut TEDAŞ şartnameleri, dağıtım şirketleri tarafından kullanılan ürünler için belirli bir iyileştirme sağlamış durumda olsa da, gerek kontrol ve denetimlerin eksikliği, gerekse mevcut satın alma-ihale (KİK, en düşük fiyat, uygulama şartnamelerinin olmayışı vb.) yaklaşımları nedeniyle halen istenilen seviyede bir iyileştirme olduğu söylenemez. Günümüz tesisat altyapılarında en yaygın kullanıma sahip 150 W HPS ışık kaynakları için mevcut “TEDAŞ MYD Şartnameleri”nin sunduğu performans limitleri esas alındığında, sistem verimliliğinin toleranslar hariç 75 lm/W seviyelerinde olduğu görülmektedir. Genel olarak çoğu noktada telaffuz edildiği üzere, modern altyapılara kıyasla yüzde 80’lik bir tasarruf elde edebilmek için 375 lm/W’lık sistem verimliliğine sahip bir altyapıya ihtiyaç var; ki bu, günümüz teknolojik limitleri dahilinde zaten imkansızdır. Ancak taşra bölgelerinde genel sistem verimliliği 30-40 lm/W değerlerine düşen sistem altyapıları halen var olduğundan, bu noktalarda yüzde 50-70 seviyelerinde tasarruf edilmesi mümkündür. Dolayısıyla Türkiye’de mevcut altyapıda çok farklı teknik ve ekonomik performansa sahip ürünler olduğu düşünülerek öncelikle ve acilen mevcut durumun ölçülüp-analiz edilerek değerlendirilmesi ve öncelikli alanların-kullanılacak teknolojilerin belirlenmesi gerekmektedir. Avrupa standartları ile paralellik gösteren TS EN13201 serisi standartları “EPDK Dış Aydınlatma Yönetmeliği’nin 5. maddesinde de tanımlanmış olup, yolların bu standartlarda aydınlatılması konusunda mevcut düzenlemeler söz konusudur. Fakat uygulama denetimlerinin ve gerekli altyapının olmaması nedeniyle tesislerin büyük bir kısmı gerekli kriterleri ya sağlamamakta ya da enerji tüketimi açısından israf boyutunda bir altyapı ile donatılmaktadır. Kimi zaman standartlar gereği çok düşük bir seviyede aydınlatılması yeterli olan alanların 4-5 katı seviyelerde aydınlatıldığı ya da güvenlik ve kullanım gereksinimleri nedeniyle yüksek aydınlık seviyesine ihtiyaç duyulan noktaların standartların çok altında ve güvenlik riski oluşturacak şekilde aydınlatılması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur (Bkz. Resim 1, Resim 2 ve Resim 3). Bu durumun en temel sebebi, yol aydınlatmaları ile ilgili kapsamlı bir ölçüm ve değerlendirme çalışmasının yapılmamış olması ve geleneksel metotlar ile bu tarz bir çalışmanın da ciddi bir bütçe ve zaman gerektirmesidir. Ancak, son teknoloji özel aydınlatma-ışık ölçüm sistemleri (trafiği durdurmadan, kaza riskini bertaraf eden, hızlı ölçüm-hesaplama yapabilen yazılım-sistemlerle) ve iyi-doğru aydınlatma mühendisliği ile bu çalışma yurtdışında ve artık ülkemizde de kısmen yapılabilmektedir. Günümüzde yolların aydınlatma haritalarının ve yeterliliklerinin değerlendirilmesine olanak sunacak boyutta geniş kapsamlı bir çalışma yapılması, hem ilgili yönetmelik ve kanunların gerçek anlamda uygulanmasına hem de mevcut ve modernize edilmekte olan tesislerin yeterlilik ve verimliliklerinin değerlendirilmesine imkan verecektir. Özellikle büyük şehirler ve yeni yapılandırılan yaşam alanları-siteler, uydu kentler vb. alanlarda bölgenin daha çekici hale getirilmesi için aşırı aydınlatılması-ışık kirliliği sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu noktada çoğu zaman standartların çok çok üstünde bir aydınlatma yapılması, hatta bazı durumlarda yol aydınlatmalarının (yarattığı ışık kirliliğinin) konut sahiplerini-tüm canlıları yani şehir sakinlerini rahatsız edecek kadar plansız yapılandırılması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Aşırı aydınlatmanın diğer bir boyutu ise önem ve güvenlik riski düşük olan yolların aşırı aydınlatılması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İzmir’de yapılan saha ölçümlerinde (Resim 1), standartlara göre 0.5 cd/m2 ile aydınlatılması gereken yolun, standardın 5 katı (2.5 cd/m2) yüksek bir değerde aydınlatıldığı ölçülmüştür. Bu gibi uygulamalar sebebiyle kilometre başına aydınlatma maliyetinin de aynı oranda (5 katı) artıyor olması kaçınılmazdır. Hem enerji verimsiz hem de canlılara zarar veren bir aydınlatma mevcuttur. Ayrıca unutulmamalıdır ki, aydınlatmanın seviyesi; performans ve güvenlik için geçerli olan tek unsur değildir, aydınlatmanın niceliği kadar niteliği de önemlidir. Bir önceki örneğin aksine, güvenlik unsuru yüksek olan noktaların kimi zaman bakımsızlık kimi zaman da projelendirme hatalarından dolayı standardın çok altında güvenlik riski oluşturacak seviyelerde yetersiz aydınlatıldığı örneklere de rastlamak mümkündür (Resim 2). Resim 2’deki yol, yoğun trafiğin olması, yaya geçidinin bulunması, hareketli ve yaya/araç trafiğinin iç içe olması nedenleriyle önem arz eden ve güvenlik unsurları yüksek olması gereken bir noktadır. Buna rağmen bu yoldaki aydınlatma, uygulaması olması gereken seviyenin çok çok altındadır (yaklaşık dörtte biri). Plansızlığın diğer boyutunda ise yanlış aydınlatma uygulamaları yer almaktadır. Fizyolojik olarak insan gözü aydınlığa da karanlığa da belirli bir adaptasyon sürecinde alışır. Fakat aydınlıktan karanlığa ya da karanlıktan aydınlığa geçişteki adaptasyon süresi ve algılamada yaşanan zorluklar, güvenlik riski oluşturmaktadır. Bu kapsamda aydınlık seviyesi kadar aydınlığın düzgünlüğü de önem taşımaktadır. Çok aydınlık bir alanının devamındaki çok düşük aydınlık seviyesindeki bir yayanın veya aracın fark edilmesi zordur. Bu doğrultuda daha önceden bu sebeplerle kazaya sebep olmuş bir uygulama örneğine ait ölçümler Resim 3’teki gibidir. Kavşağın bitişiğindeki alan, peyzajın ve projelendirme kusurlarının da etkisiyle aydınlatılmamıştır. Buna karşın kavşak bölgesi ise aşırı aydınlatılmıştır. Bu doğrultuda yüksek aydınlık noktalarının hemen devamındaki karanlık noktalar, yüksek aydınlık kavşak alanından çıkan sürücüler ve bu karanlık alanda bulunan yaya veya araçlar için kaza riski çok yüksektir (Resim 3). ETKB Bakanımız Sayın Taner Yıldız’ın, enerji strateji-politika ve uygulamalarında “enerji verimliliği”ni artık ilk önceliğe alması ile başlayan yeni süreçte, birçok çalışma-uygulama başlamış-başlatılmış durumdadır. Ancak burada, çok dikkatli, temkinli ve hesaplı olunması gerekmektedir. Sağlanacak verimliliği-tasarrufu yüksek göstermek, teknolojik olarak yeterli olmayan sistemleri kullanmak, pahalı teknolojileri kullanmak, geri dönüşü uzun yatırımları yapmak, ömür boyu maliyet esaslı değerlendirme yapmadan, işletme-bakımı hesaba katmadan, insan-çevre sağlığını, yeşil şehir-bina-kampus konseplerini düşünmeden yapılacak her “iyi niyetli” strateji, proje, eylem, uygulama, maalesef öngörülenin ve hedeflenenin tam tersi bir durum da yarabilecektir. Sonuç olarak somut önerimiz, öncelikle paralı yollardan başlamak üzere çevre yolları ile şehirlerin ana arterleri, bulvarlarında yer alan yol-dış aydınlatmaların acilen en son-ileri teknoloji-mühendislik kullanılarak ölçülmesi, “Türkiye Ulusal Yol Aydınlatma-Işık Haritası”nın çıkartılması, sonra da bu mevcut durum ve haritaya göre bir stratejik yol haritasının-uygulama planının yapılmasıdır. İlginizi çekebilir... Mekanik Tesisatın Yeni Yüzyılı: Tesisat Sektörünün Dört BileşeniGHİYO'dan okuldaşım, İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Mentoru değerli dostum Yavuz Can Yazıcı, Four Essentials izlenimlerini yazdı.... ISO 14067 Ürün Karbon Ayak İzi Hesaplama ve DoğrulamaSon zamanlarda, iklim değişikliği konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. İklim değişikliği, dünya genelindeki birçok ülkeyi etkisi altına almakt... Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve SKDM Sertifikası Nedir?İklim değişikliği, günümüzde dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biridir. Karbon emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilir bir gele... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.