E.C.A.
COPA

EÇEM Direktörü Prof. Dr. M. Pınar Mengüç: " Binalarda Yenilikçi ve Tutarlı Enerji Uygulamalarına Odaklanıyoruz"

EÇEM Direktörü Prof. Dr. M. Pınar Mengüç:

17 Haziran 2013 | SÖYLEŞİ
17. Sayı (Ocak-Şubat 2013)

Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi (EÇEM)'nin kurucularından Prof. Dr. M. Pınar Mengüç, merkezin en önemli odak noktalarından birinin de binalarda yenilikçi ve tutarlı enerji uygulamaları olduğunu söylüyor...
Amerika’da geçirdiği 28 yılın ardından 2009 yılında Türkiye’ye dönen ve Özyeğin Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eden Prof. Dr. M. Pınar Mengüç, Türkiye’ye gelişinin ardından hem endüstriye, hem binalara, hem de iş dünyasına yönelik çalışmalar yürütmek amacıyla, temel bilgi ve mühendislik kavramlarını oluşturan ve uygulayan bir merkez olarak EÇEM (Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi, CEEE: Center for Energy, Environment and Economy)’i kurdu. EÇEM, hem doğa ile uyum içinde olmaya yönelik çalışmalar üzerinde yoğunlaşıp, hem de iklim değişikliklerinin çevremizde yarattığı olumsuz etkilerden kaçınmak için çeşitli çözüm ve stratejiler geliştirerek, insanlara ve topluma doğrudan katkıda bulunmayı hedefliyor.
Akademik hayatı boyunca çalışmalarının tümünün enerjiyle ilgili olduğunu söyleyen Prof. Dr. M. Pınar Mengüç, “30 yıllık araştırma alanım olan ısı transferi, teknolojinin gelişmesi ve dünyadaki enerjinin azalmasıyla, çok önemli bir hale geldi. Son 10 yıldır da ısı transferinin nano teknolojiyle kesiştiği yerde çalışmalarımı sürdürüyorum. Benim ana çalışma alanım da ışınımla ısı transferi. Bu konu hem güneş enerjisine hem de enerji uygulamalarına doğrudan bağımlı. EÇEM kaçınılmaz olarak bu konulara da önem verecek şekilde kurgulandı.” diyor.
EÇEM’in kamu ve özel sektördeki mühendisler mimarlar, uygulayıcılar, tarihçiler, şehir planlamacıları, akademisyenler, belediyelerdeki ve iş dünyasındaki karar vericiler ile sokaktaki insanlar da dahil olmak üzere herkesi aynı çatı altında buluşturmaya özen gösterdiğini belirten Mengüç, “EÇEM bünyesinde, hem nano boyutta hem de makro-boyutta ışınımla ısı transferi ve ısıl bilimler üzerine çeşitli araştırmaları yürütüyoruz. AB ve TÜBİ-TAK tarafından desteklenen bu araştırma projelerinde Türk, Fransız, Amerikalı ve Avustralyalı araştırmacılarla ortaklıklar yaptık. Öte yandan sayısal sürdürülebilirlik kavramları çok önemli; bu kavramlar da EÇEM Direktör Yardımcısı Dr. Pınar Özuyar liderliğinde kurgulanıyor” şeklinde konuşuyor.
EÇEM’in en önemli odaklarından birinin de binalarda yenilikçi ve tutarlı enerji uygulamaları olduğunu sözlerine ekleyen Mengüç, şöyle devam ediyor: “Merkez tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği’nin ‘7. Çerçeve Programı’ kapsamında destek almaya hak kazanan NEED4B (New Energy Efficient Demonstration for Buildings) başlıklı proje, 2012 yılına kadar bir Türk üniversitesi tarafından alınmış, enerji uygulamalarına ilişkin en büyük ve en geniş kapsamlı uygulama ve gösterim projesi. Özyeğin Üniversitesi’ndeki ‘yeşil binalardan oluşan kampüs’ kavramına yeni bir boyut kazandıracak olan projenin hedefi doğrultusunda, enerji verimliliği, enerji tasarrufu ve yenilebilir enerji uygulamalarına yönelik olarak AB tarafından başlatılan ‘2020’ye kadar 20-20-20’ girişimine yanıt verebilmek için İspanyol, İtalyan, Belçikalı ve İsveçli ortaklarla birlikte enerji verimli binalar geliştiriyoruz. 2.4 milyon TL’lik bir bütçeye sahip olan bu araştırma projemizde çok sayıda lisans ve lisansüstü öğrencisi görev yapıyor. Öğrencilerimizin alandaki en son teknolojileri öğrenme ve doğrudan binalara uygulama fırsatını yakalayabileceklerini umuyoruz.”
“EÇEM olarak, doğa ve iklim değişikliğiyle ilgili birtakım çalışmalar da yaptık. Bu kapsamda İstanbul İklim Grubu’nun kurulmasına katkıda bulunduk. İstanbul İklim Grubu çalışmalarımızın sonrasında, mühendis olarak daha etkin olabileceğimiz projelere yöneldik. İklim değişikliğiyle alakalı en özgün çalışmamız da Mayıs 2010’da düzenlediğimiz ‘Sıfır İstanbul: 2050’ oldu...”
Sıfır İstanbul 2050 projesi
“Sıfır İstanbul: 2050, bir projeden çok, EÇEM’i tanımlayan bir kavram. ‘Sıfır’ ise, İstanbul’u en iyi tanıtan fütürist sıfatlardan biri olarak EÇEM’in İstanbul’daki sorunları sıfıra indirme yaklaşımını temsil ediyor. Bu kapsamda sıfır trafik problemi, sıfır gürültü, sıfır sıkıntı, sıfır karbon emisyonu diye düşünebilirsiniz. Tahmin edersiniz ki bunların hiçbiri sıfıra indirilemez. Fakat bir limit koyup, minimuma indirmek için uğraşabilirsiniz. Sıfırı hedef olarak kullanmamız bundan. Projedeki amacımız, şehirdeki sorunlara yenilikçi, yaratıcı ve çok boyutlu çözüm getirebilmek. İlk Sıfır İstanbul çalıştayı, 2010 yılında 60’ı aşkın katılımcıyla yapıldı. Tüm gün süren çalışmada, İstanbul için önemli olguların neler olduğu tartışıldı. Çalıştayın devamında da Özyeğin Üniversitesi’nde Dr. Pınar Özuyar’la birlikte ‘Sıfır İstanbul 2050’ isimli bir ders başlattık. Bu dersle amacımız da İstanbul’un sorunlarını eğitim halinde öğrencilere sunarak bu konu üzerine tartışmak.”
“Yapılan incelemelerde görülen enerjinin yüzde 40’ı binalara, yüzde 30’u endüstriye, yüzde 30’u da ulaştırmaya harcanıyor. O nedenle binalardaki ve ulaştırmadaki enerji verimliliği çok dikkatli irdelenmeli. İstanbul’u etkileyecek bir de kentsel dönüşüm olgusu var. Dolayısıyla İstanbul’da bir şey yapacaksak binalara çok dikkatli bir şekilde bakmamız lazım. İstanbul gelişirken bir yandan binalar yenileştikçe bizim enerji verimliliğine ve minimum enerji kullanımına da ağırlık vermemiz şart. Binalar haricinde, ulaştırmaya da mümkün olduğunca daha az enerji harcamanın yöntemlerini belirliyoruz. Endüstride ise büyük bir enerji ve kaynak kaybı yaşıyoruz. EÇEM doğal olarak bu sorunlarla ilgilenen bir merkez olmak zorunda.”
Yeşil Bina, doğayla uyumlu, en az özkaynak harcayarak yapılan ve kullanımı çevreye en az zarar veren binalardır
“Bir bina inşa edilirken mimarlar ve mühendisler arasında iletişim kopukluğu olursa, binanın harcayacağı enerji açısından büyük sorunlar oluşur. Mimarın amacı, binayı estetik, kullanışlı ve konforlu hale getirmek; mühendisinki ise binayı sağlam, etkin ve enerji açısından verimli yapabilmek. Mühendis, kaynakları daha tutumlu kullanmak yükümlülüğünde. Oluşturulması gereken verimli bina kavramının içerisinde çevre yönetimi de, su kullanımı da, malzeme kullanımı da var. Yeşil Bina’da amaç çok pahalı bir bina yapmak değil. Doğayla uyumlu, en az özkaynak harcayarak yapılan ve kullanımı çevreye en az zarar veren binalar Yeşil Bina olarak düşünülebilir. Bizim de amacımız örnek binalar yaparak mimar ve mühendislere örnek teşkil etmek. Avrupa Birliği Yedinci Çerçeve Programı (EU-FP7-PPP) tarafından desteklenen NEED4B (New Energy Efficient Demonstration for Buildings) bize bu çalışmaları metodik olarak yapıp öğretme fırsatı veriyor.”
Eskiden yapılan binalar doğayla daha uyum içinde olurdu. Son 40-50 yıl bize bunu unutturdu. Binaların akıllı olması önemli. Ama daha önemlisi, binaların içine ‘akıl’ konulması. Mühendis ve mimar beraber düşünüp, bir binada ‘neyin gerekmediğine’ karar verip, mümkün olduğunca gerekmeyen şeyleri atabilmeli. Akılla azaltmak gerekli. En önemli şey bu. Bu şekilde bir kavram oluşturabilmek için mimar ve mühendislerin ‘akıllarını binaya yerleştirmeleri’ gerekiyor. Elbette böyle yapılan çok bina var etrafımızda. Ama bunlar genellikle tasarım binaları. Bizim çabamız, bu akıl işini tüm binalara nasıl uygulayabileceğimiz yönünde.”
Akılla azaltmaya örnek: Panjur yardımıyla klima kullanımını azaltmak
“Kaynakları en az kullanarak en etkin ve işlevsel aletler ve prosesler oluşturmak tüm mühendislere öğretilen bir kavramdır. Ben de bunu evimde uyguladım. Doğalgaz yerine hava bazlı ısı pompası kullanıyorum. İleride güneş panelleri koyarsam tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlı bir ev olacak. Bu arada kombi ve radyatörlerin mekandan aldığı alanları da kazanmış oldum. Şu an komşularımın yarısı kadar enerji harcıyorum. Kendi evim dışında şu an üniversitemizin yeni İngilizce hazırlık binasını inşa ediyoruz. ‘SELI’ dediğimiz bu binanın en büyük enerji harcayan kısmı klima. Camdan içeri güneş enerjisi girerse bunu dışarı atmak için klima kullanmak lazım. Yani, ya klima kullanılacak ya da güneş içeri alınmayacak. Güneşi içeriye almamak için de panjur kullanmak lazım. İlginçtir, panjur kullanımı son 30 yıl içerisinde sanki Türkiye’de kullanımdan kalktı. İspanya ve İtalya gibi benzeri iklim kuşaklarındaki ülkelerin şehirlerine bakarsanız panjurun ne kadar çok kullanıldığını görürsünüz. Bizde ise yeni yapılan binaların yüzde 80’inde panjur bulunmuyor. Bu da o binaların klima kullanması anlamına geliyor. Akılla azaltmaya bir örnek olarak da pasif mimari ve panjur yardımıyla klima kullanımını azaltmak diyebiliriz.”
“SELI binasının mimarı, üniversitemizin de mimarı olan, RMJM isimli ABD’li bir grup. Uygulamayı da İstanbul’dan B-Design firması üstlendi. Kampüs mimar ve mühendisleri de oldukça yoğun ve etkin bir çaba gösterdiler bu çalışma için. EÇEM tarafını da Mimar Yasemin Somuncu ile birlikte çalıştık. Entegrasyona ağırlık verdik. Bizimle çalışan dört yüksek lisans öğrencisi var, koordineli olarak araştırma projelerine odaklılar. Binanın üzerine 100 kW’lık güneş paneli konulacak. Aydınlatmanın neredeyse bütün enerjisi güneşten alınacak. Ardından binanın içine ışık gelme ve ısınım kaçma işi var. Bunu da öğrencilerimizden birisi yapıyor. Bütün ısı transferi ve ışık transferi modellerini üretiyor. Bütün bu çalışmalar, dünyada yapılan en uç çalışmaların bir birleşimi aslında.”
SELI binası, LEED, BREEAM ve DGNB’nin üstünde bir kavramla inşa ediliyor
“Sertifikasyon almak, bir binanın ne kadar etkin yapıldığını göstermek açısından önemli. Bizim Mühendislik Binamız ve Öğrenci Merkezimiz LEED Gold Sertifi kası alacak şekilde tasarlandı ve inşa edildi. Şu anda bizim NEED4B içerikli çalışmamız SELI binasının LEED, BREEAM, DGNB ve diğerlerinin üstünde bir kavramla inşa edilmesini sağlıyor. SELI, büyük ihtimalle hem LEED Platin’e aday olacak hem de BREEAM’in en üst seviyesini alacak. Ancak sertifika almakla ilgili bir kaynak ayırma konusunda henüz emin değiliz. Kaynakları daha etkin mühendislik uygulamalarına harcadıktan sonra düşüneceğiz. NEED4B için, gereksinimlerimiz bütün bu sertifikalardan daha fazla. NEED4B için uğraştıktan sonra sertifika almak pek mantıklı gelmiyor. Yaptığımız çalışmalar kendini gösteriyor zaten. Öte yandan ÇEDBİK’in binalar için milli bir sertifikasyon sistemi geliyor. Binamıza, ÇEDBİK sertifikasını, Türkiye’den bir çalışma olduğu için almak isterim.”
Mimar ve mühendislerin çakıştığı noktaları iki tarafın da işine yarayacak şekilde çözüyoruz
“Türkiye’deki binaların yüzde 80’inin son 50 yılda yapıldığını varsaydığımızda, ‘Binaların yenilenmesi hakkında neler yapılmalı?’ diye sormak gerekiyor. Meselemiz, binanın sağlamlığı, depreme dayanıklılığı, su geçirmeyeceği gibi bilinen sorunlardan sonrası. Çok daha enerji verimli, çok daha çevreyle uyum içinde inşa edilen ve işletilen binalar yapılması gerekir. Bu soruların cevabı birleşik ve entegre düşünmekle bulunabilir. Bu tür soruları, derslerde öğrencilere sormak ve ardından da cevapları için beyin fırtınası yapmak gerekir. Elbette böyle bir beyin fırtınası sadece bilgiyle donanmış öğrencilerle yapılabilir. Önce en yenilikçi kavramları ve birleşik uygulamaları öğretmemiz lazım. Örnek vermek gerekirse, mimarlar tasarımda alüminyum çerçeve kullanmayı tercih ederler. Ancak alüminyum çerçeveler, ısı yalıtımı açısından çok iyi bir seçim değildir. O halde mühendislerin, alüminyumun ısıyı iletmeyen halini yapmaları gerekiyor. Bu da yeni bir tasarım ve uygulama gerektiriyor. Bizim ‘Binalarda Birleşik ve Yenilikçi Uygulamalar’ derslerinde yaptığımız da tam olarak bu. Mimar ve mühendislerin çakıştığı noktaları bulup, iki tarafın da işine yarayacak şekilde çözüm üretmek.”
 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Tunç Korun: "Her Geçen Yıl Ar-Ge Çalışmalarımız ve Yerli Üretimlerimizle Ürün Gamımızı Genişletiyoruz"

Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Tunç Korun, şirketlerinin başarılı performansını, geliştirdikleri yeni ürünleri ve hedeflerini dergimize a...
25 Nisan 2022

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı Sektör Görüşleri

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı konusunda, yapı malzemeleri sanayicilerine, sektörümüzün önde gelen firma temsilcilerine mutabakatın yaratacağı yeni d...
16 Temmuz 2021

Sıfır Enerjili Binalar'a Ulaşmak Hiç Zor Değil

Türkiye'nin sadece binalarda kullanmak için her sene yaklaşık 15 milyar dolar enerji ithal ettiğini dile getiren Zero Build Genel Sekreteri Özgür ...
24 Ağustos 2020

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.