E.C.A.
COPA
200x200 piksel Reklam Alanı

Enerji VerimliliÄŸi Strateji Belgesi

Enerji VerimliliÄŸi Strateji Belgesi

19 Nisan 2012 | KONUK YAZAR
12. Sayı (Mart - Nisan 2012)

Şafak Özsoy TULIP Eğitim ve Danışmanlık
“Enerji Verimliliği Strateji Belgesi şubat ayında, 28215 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Strateji Belgesinin giriş kısmında enerji verimliliği tariflenmiş olup, gerek evlerde gerek sanayide üzerinde durulması gereken temel alanlara yer verilmiştir.

Strateji Belgesinde yapılan durum analizi ile konutlarda elektrik enerjisi tüketimi gelir durumuna göre değişiklik arz etmekte, evlerde kullanılan elektriğin büyük kısmı elektrikli ve elektronik eşyalar tarafından tüketilmektir. Bu tüketim içinde en yüksek pay buzdolaplarına aittir. Elektrikli ev aletlerinin enerji tüketiminde son on yılda ciddi düşüşler gerçekleştirilmiş olmakla birlikte bugünün en iyi buzdolabı 1990 yılına göre yüzde 75, çamaşır makinesi 1985’lerde çıkan modellere göre enerjide yüzde 44 ve suda yüzde 62 tasarruf sağlamaktadır. Aynı şekilde bulaşık makinesi 60 °C çevrimde 1980 yılında 2 kWh enerji harcarken bugün tüketim 1 kWh’ın altına, su tüketimi ise üçte bire düşmüştür. Elektrikli cihazlardan kaynaklanan enerji tüketimini azaltmak üzere özellikle kullanımda olan mevcut eski cihaz stoğunun yeni verimli cihazlarla değiştirilmesi üzerine yoğunlaşılması beklenmektedir.

Büyük ekran sıvı kristal LCD ve plazma TV setleri ile split klimalar yüksek enerji tüketimleri ile özellikle yaz aylarında ciddi miktarlarda enerji tüketmektedir. Enerji sistemimiz için olumsuz ve yüksek maliyetli olan bu problemin çözülmesi de enerji verimliliğinde üzerinde durulması gereken alanlardan biri olarak yer almaktadır.
Verimsiz elektrikli cihazların verimlilerle değiştirilmesinde maliyetlerin fazla olması, tercih edilmeme nedeni olmaktadır. Bu konuda teşvik uygulamaları ile tüketicilerin enerji verimli cihazlara yönelmesi önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz olacaktır.

Ucuz ve etkin bir çözüm olması bakımından, enerji verimli lambalara olan talep hızlı artış göstermekte ve son üç yıl içinde bu artışın görünür sonuçları da alınmaktadır.

Sanayide kullanılan elektrik enerjisinin, kullanılan ekipmanlar içinde elektrik motorları en büyük paya sahiptir. Bu nedenle özellikle sanayide elektrik motor sistemlerinde verimliliğin iyileştirilmesi, elektrik enerjisinin verimli kullanımı açısından önemlidir. Binaların yetersiz yalıtımlarından dolayı ısıtma ve soğutma amaçlı enerji kullanımındaki tasarruf potansiyelinin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda özellikle sanayide ve kamuda enerji yönetim sistemlerinin (ISO 50001) yaygınlaşacağı aşikardır. Türkiye’de de ISO 50001 Enerji Yönetimi Standardının, kalite standartları için birçok ihalede ve KOSGEB desteğinde zorunlu standart olabileceğinin sinyalleri alınmaktadır.

Ulaştırmadan kaynaklı emisyon miktarındaki artış hızı son derece yüksektir. Dolayısıyla Türkiye’de ulaştırmadan kaynaklanan CO2 emisyonu, gelişmiş ülkelerdeki emisyon miktarının altında olmakla beraber, artış hızının çok yüksek olması nedeniyle mevcut gelişme eğilimleri değiştirilmezse Türkiye’de sera gazı emisyonunun ciddi boyutta artacağı ve ulaştırma sektörünün bu süreçte başlıca rolü oynayacağı açıktır. Taşımacılığın en ağırlıklı olarak gerçekleştiği tür olarak karayolları, ulaştırma sektöründen kaynaklı CO2 emisyonlarında en yüksek paya sahiptir.

Orta vadede, “Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımında kayıp/kaçakların asgari seviyeye indirilmesi ile “Enerji Verimliliği Kanunu” çerçevesindeki destekleme imkânlarının artırılması; talep tarafı yönetimi, yüksek verimli kojenerasyon ve yalıtım gibi uygulamaların yaygınlaştırılması beklenmektedir.

Ayrıca, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimi içindeki payının artırılması, Sanayi Stratejisi Belgesinde de yer almaktadır: “Enerji verimliliğinin artırılması, hem daha az enerji ile daha çok üretim yapılmasını sağlayacağı ve sanayi maliyetlerini düşüreceği için, hem de zararlı gazların salımını azaltacağı için önem arz etmektedir.” Ayrıca enerji verimliliği hususunda alınacak tedbirlerle 2020 yılına kadar sanayide, binalarda ve ulaştırma sektöründe daha az enerji kullanımının sağlanması öngörülmektedir. Bu kapsamda kısa vadede aydınlatma, yalıtım, ulaşım ve elektrikli cihazlarla ilgili olarak yürütülen enerji verimliliği çalışmalarının sürdürülmesi; mevcut santrallerde yeni teknolojiler kullanılarak verimin yükseltilmesi ve üretim kapasitesini artırmak için yapılan rehabilitasyon çalışmalarının tamamlanması; yüksek verimli kojenerasyon uygulamalarının yaygınlaştırılmasının sağlanması” Strateji Belgesinde yer almaktadır.

Enerji verimliliğine ilişkin ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanmış olup, enerji verimliliğini ve tasarrufunu artırmaya yönelik etkin mekanizmalar kurulacağı ve bu kapsamda, KOBİ’lerin enerji verimliliği konusundaki eğitim, etüt ve danışmanlık hizmetlerinin destekleneceği hedefler arasındadır.

Enerji Verimliliği Strateji Belgesinde “Düşük Karbon Ekonomisi (DKE) ya da Düşük Fosil Yakıt Ekonomisi (DFYE) kavramları, biyosfere en az düzeyde sera gazı (özellikle karbondioksit) salımının sağlanabildiği ekonomileri tanımlamak için kullanılmaktadır. İklim değişikliğine yol açan sera gazı salımının azaltılması sürecinde önemli bir araç olarak değerlendirilen DKE konseptine göre, ağır sanayinin faaliyet gösterdiği ve yoğun nüfuslu ülkeler, karbon-yoğun ülkeler olarak addedilmekte ve söz konusu ülkelerde, mümkün olduğu ölçüde “sıfır karbon toplumu”na geçilmesi, enerji verimliliği ile yenilenebilir enerjiye dayalı ekonomik modellerin hayata geçirilmesi öngörülmektedir.

Bu kapsamda, DKE’lerin amacı imalattan tarıma, ulaştırmadan elektrik üretimine pek çok sektörde düşük emisyonlu teknolojiler kullanılarak enerji ve hammadde üretilmesi ve böylece söz konusu enerji ve hammaddelerin tüketildiği alanlarda verimliliğin sağlanarak bu alanların atıklarının da geri dönüşüm ya da bertarafının en az düzeyde sera gazı emisyonu salımı ile gerçekleştirilebilmesidir. Nükleer Enerji ve Karbon Yakalama ve Depolama (NEKYD), DKE’lere geçiş sürecinin başlıca araçları olarak görülmekle birlikte, her iki yöntemde de yenilenebilir olmayan kaynakların kullanılmasına devam edilmesi ve özellikle NEKYD teknolojilerinin güvenilir bir şekilde uygulanmasında yaşanan belirsizlikler ile maliyet sorunlarının da dikkate alınması gerekmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması bağlamında ise yüksek maliyet ve verimsizlik endişelerinin göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.

Yapılan projeksiyonlarda Türkiye’de 2023 yılına gelindiğinde GSYİH başına tüketilen enerji miktarının (enerji yoğunluğunun) 2011 yılı değerine göre en az yüzde 20 azaltılması hedeflenmektedir. Bu hedef mevcut durum dikkate alındığında iyi bir değer olup, toplumsal olarak enerji tüketiminde bir dönüşüm olmaksızın bu hedefe ulaşmanın mümkün olacağını düşünmüyorum. Ancak böyle bir hedef konulmasını önemsiyor ve destekliyorum.
Sanayi ve hizmetler sektöründe enerji yoğunluğunu ve enerji kayıplarını azaltmak, Türkiye’nin hedefleri içinde yer almaktadır. Binaların enerji taleplerini ve karbon emisyonlarını azaltmak; yenilenebilir enerji kaynakları kullanan sürdürülebilir çevre dostu binaları yaygınlaştırmak ve enerji verimli ürünlerin piyasa dönüşümünü sağlamak, önümüzdeki on yılda yaşanacak değişimler arasındadır.

Enerji Verimliliği Strateji Belgesinde elektrik üretim, iletim ve dağıtımında verimliliği artırmak, enerji kayıplarını ve zararlı çevre emisyonlarını azaltmak ile motorlu taşıtların birim fosil yakıt tüketimini azaltmak, kara, deniz ve demir yollarında toplu taşıma payını artırmak ve şehir içi ulaşımda gereksiz yakıt sarfiyatını önlemek, kamu kesiminde enerjiyi etkin ve verimli kullanmak gibi çok önemli hedefler yer almaktadır.
Bu strateji belgesinin tüm hiyerarjik katmanlarda benimsenmesi ve toplumsal duyarlılık içinde uygulanması gerekliliğinin altını çizmek istiyorum. Bu amaçla stratejilerinizi oluştururken “Enerji Verimlilik Strateji” belgesini bir okumanızı istedik. Strateji Belgesinde yer alan diğer bir gelişme de “Enerji Verimliliği Bilinç Endeksi” geliştirilmesidir. Toplumdaki enerji kültürünün ve verimlilik bilincinin gelişimini izleyebilecek bir endeks, ölçme yöntemleri ile birlikte tanımlanacak ve uygulama planı hazırlanacağı belirtilmektedir. Endeksin 2013 yılında uygulama sokulması hedeflenmiştir.

Geleneksel iş modelleri ve alışılagelmiş satın alma prosedürleri, yerini tedarik zincirlerinin yönetildiği, enerji bölümlerinin stratejileri takip ettiği ve süratle değişen düşük karbona dayalı ekonomi modellerinin benimsendiği bir yolda ilerlemekteyiz. Şirketlerdeki enerji bölümleri de iki daldan yol alacaklardır: Bunlardan biri operasyonel yönetim, diğeriyse hızla değişen stratejik modeller...
 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

2025, İnşaat Sektöründe Enerji Dönüşümü için Dönüm Noktası Olacak mı?

Avrupa genelinde artan faiz oranları ve inşaat maliyetleri, bina sahiplerini 2024 yılında enerji dönüşüm projelerine yatırım yapma konusunda temkinli ...
9 Ocak 2025

Mekanik Tesisatın Yeni Yüzyılı: Tesisat Sektörünün Dört Bileşeni

GHİYO'dan okuldaşım, İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Mentoru değerli dostum Yavuz Can Yazıcı, Four Essentials izlenimlerini yazdı....
8 Mayıs 2024

ISO 14067 Ürün Karbon Ayak İzi Hesaplama ve Doğrulama

Son zamanlarda, iklim değişikliği konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. İklim değişikliği, dünya genelindeki birçok ülkeyi etkisi altına almakt...
5 Nisan 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.