İç Hava Kalitesi ve Swegon

22 Aralık 2011 | ÜRÜN 10. Sayı (Kasım - Aralık 2011)

İç mekan çevre koşullarının sağlık ve performansı doğrudan etkilediği, artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek...
Çağımızda genelde kapalı, yüksek binalarda yaşanıyor ve çalışılıyor. Böyle yapılarda da havanın yeteri kadar tazelenmemesi en büyük sorunlardan birisi. Hastalıkların birçoğu bundan kaynaklanıyor ve insanların performansına olumsuz etkileri oluyor. Dolayısıyla iç hava kalitesinin belli standartlarda tutulması verimlilik ve sağlık açısından çok önemli.
Kişiler iklimi, termal konforu etkileyen birçok faktörün ortak bir hareketi olarak yaşıyorlar. İdeal iç mekan iklimine, kişiler termal konforu algıladıklarında, yani bir kişi termal olarak nötr olduğunda ulaşılıyor. Ancak bir iklimlendirme sistemi yardımıyla iyi bir iklim yaratırken her zaman karşı karşıya kalınan sorunlardan biri, kişilerin iklimi farklı algılamaları oluyor. Ne kadar başarılı olunursa olunsun, yaklaşık yüzde 5’lik kesim mutsuz oluyor. Memnun olmayanların yüzdesi, ortalama kişinin en ideal sıcaklığından her sapma derecesinde artıyor. İdeal iç mekan olarak düşünülen, kişiden kişiye her zaman özeldir ve çalışmalar, performans düzeylerinin kişinin algısına bağlı olduğunu gösteriyor. İdealden çok küçük derece sapmalardan sonra bile etkinlikte bir azalma kaydedilebiliyor. Bu, iç mekan iklimlendirme yatırımının ne anlama geldiğine ilişkin bir hesap yapmanın mümkün olduğu ve bunu yaparak konfor algısının yalnızca olumlu olmakla kalmayıp etkili de olacağı anlamına geliyor.
İç mekan çevre koşullarının sağlık ve performansı doğrudan etkilediği artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Makroekonomi hesaplamaları, iç mekan iklimlendirmesinin toplum için yarattığı gelişmelerin yüksek derecede olduğunu gösteriyor. Birçok bulaşıcı solunum yolu hastalığı, düşük havalandırma oranlarında daha fazla görülüyor. Havalandırılan binalardaki çalışan insanların solunum yolu hastalıklarından nasıl ve ne denli etkilendikleri biliniyor. Hastalık ya da işe gelmeme oranı, bir binada insan başına düşen havalandırma oranıyla bağdaştırılabiliyor. Havalandırma, üretkenliği, kısa vadede bulaşıcı hastalıklara yol açıp, iş verimini düşürerek dolaylı yoldan etkiliyor; fakat doğrudan etkisiyse daha fazla. Hissedilen hava kalitesinde değişimler ve işyerindeki performans değişimleri arasında belirgin bir oran bulunuyor. Sıcaklığın rahatlığa olan etkileri geniş çapta anlaşılmasına rağmen çalışanların performanslarına olan etkileri daha az dikkat çekiyor.


Akcor Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Rodop

Toplumda en sık görülen hastalıkları oluşturan, kış aylarında yakalanılması çok daha kolay olan, organizmanın direncini düşüren solunum yolu hastalıklarını önlemenin yolu, temiz hava solumaktan geçiyor. Akcor’un Türkiye temsilciliğini yaptığı Swegon firması da, bu alanlardaki havanın kalitesini artırmak için özel çalışmalarda bulunuyor. Otel, ofis ve hastanelerin havalandırma sistemlerine yenilikçi çözümler getiren Swegon, Paragon isimli yeni modülü ile minimum maliyetle maksimum konfor ve sağlık sağlıyor. Swegon ve Paragon ile ilgili bilgi aldığımız Akcor Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Rodop, Paragon’un otel odalarında, hastane odalarında ve ofislerde havalandırma, soğutma ve ısıtma amaçlı kullanılan kompakt konfor modülüne verilen bir isim olduğunu söylüyor ve şu bilgileri veriyor: “Ünitenin düşük yüksekliği yerden maksimum şekilde faydalanılmasını sağlıyor. Havalandırma merkezden sağlandığı için kapalı alanlardaki ses seviyesi de minimum oranda tutuluyor. Paragon’un içinde filtre veya fan bulunmadığından, servis ihtiyacı çok düşük ve dolayısıyla bakım gereksinimi artı bir maliyet oluşturmuyor. Hastane ve benzer odalar için Paragon, yoğuşma sıcaklığının üzerinde soğutma yapan ve böylece kuru çalışan çok özel bir sistem. Sistemde drenaj hattı olmadığından bakteri üreme riski ortadan kalkıyor. Düşük hava hızı ve yüksek karışım oranında yapılan dağıtım, kapalı ortamlardaki toz ve kirlerin havadaki sirkülasyonunu minimum düzeyde tutuyor ve konfor seviyesini yükseltiyor.”
“Paragon, Conductor oda kontrol sistemi ile birlikte otel odaları için de en uygun çözüm oluyor. Kart, anahtar tutucuya yerleştirildiğinde, hava akışı ekonomik düşük akıştan normal akışa geçerken sıcaklık konfor seviyesi ayarlanıyor. Oda boşken, havalandırma ekonomik düşük akışa geri dönüyor...”

Yeşil Bina hedeflerine kolay ulaşılıyor
“Çözümlerimiz, enerjinin daha az harcanmasına yönelik. Sunduğumuz çözümler içinde ısı geri kazanımı da var ama daha çok tasarımlarda enerjinin yeteri kadar harcanmasına yönelik çalışmalara ağırlık veriyoruz. Bu kapsamda verimli motorlar kullanıyoruz. Şu anda Swegon ürünlerinde Avrupa Birliği’nin enerji kriterlerinin belirlediği en üst seviyedeki motorlar bulunuyor. Çok yüksek oranda ısı geri kazanımı ve soğuk geri kazanımı yapıyor. Swegon ile projeye bir öneride bulunduğumuzda ömür boyu maliyet hesaplarını yapabiliyoruz. Türkiye’de var olan fakat pek uygulanmayan chidbim veya indüksiyon cihazı olarak tabir edilen sistem de Swegon tarafından gündeme geldi. Özellikle son yıllarda talep görmeye ve önemi anlaşılmaya başladı. Özellikle Yeşil Bina sertifika programlarında hedeflere çok daha kolay ulaştırıyor. Fakat yine de hala üst düzey proje ofislerinin yüzde sekseninde maalesef kullanılmıyor...”

Hedefler başta yüksek oluyor
“Türkiye’de Yeşil Bina projelerinde genellikle hedefler başta yüksek konuluyor. Ama zaman içinde, proje ilerledikçe, bütçe sıkıntılarından dolayı hedefler düşürülüyor. Bu yüzden Yeşil Binaların yolu biraz engebelerle dolu. Bisiklet kullanılması pek mümkün olmayan İstanbul gibi bir şehirde, projenize bisiklet park yeri yaptığınızda, ısı geri kazanımı yüksek bir santralden aldığınız kadar puan alıyorsunuz. Bu bize biraz anlamsız geliyor. Buradaki şartlar Amerika’dan, Avrupa’dan çok farklı...”

Akcor Yönetim Kurulu Başkanı Nedim Zalma:
“Swegon, Beklentilerin Üzerinde Ürünler Geliştiriyor”



“Bugün Birleşmiş Milletler’in dahi bir numaralı gündem maddesi, enerji ve enerjinin verimli kullanılması... Dünya Bankası’nın bile küresel ısınmanın önüne geçmek için çok iyi projeleri var. Swegon da kendini tamamen buna odaklamış bir kurum. Swegon, kendi geleceğiyle dünyanın geleceğini aynı konumda tutuyor. Hayatın geleceğiyle örtüşmüş, enerji verimliliğine odaklanmış bir firma. Otomasyon, ürün ve tasarım gibi tüm bölümleri bu konulara odaklanıyor. Onun için sürekli enerji verimliliğine ve sistem çözümlerine yönelik inovasyonlar yapıyor. Bu kapsamda ihtiyaçları önceden belirleyip, beklentilerin üzerinde ürünler geliştiriyor. Swegon insanların isteklerinden ziyade farkına varılmamış ihtiyaçlara çözümler üretiyor. Çok sağlam bir bilgi altyapısı var.”

“Sürdürülebilirlik kriterleri en büyük rekabet aracıdır”
“Binalarda enerjinin verimli kullanılamaması ve iç mekanların sağlıklı olamaması konusunda yatırımcılara büyük roller düşüyor. Akıllı bir yatırımcı, yatırımında sürdürülebilirlik kriterlerini en büyük rekabet aracı olarak kullanabileceğini bilir. İşletme giderleri daha az olanın rekabet gücü de daha fazla olur. Eğer işletme aşamasında rakiplerinizden çok daha fazla para öderseniz, rekabet şansınız olmaz. Enerji verimliliğiyle ilgili yatırım finansmanları da artık kolaylaştı ve ekonomikleşti. Bu paralar yatırımcının cebinden bile çıkmıyor. Bunda cimrilik yapmak sadece çok saf bir yatırımcının işi olabilir. Sistem ve ürünlerin de fiyatları düşüyor. Özellikle otomasyon, yani ihtiyaca göre kullanım fırsatları da çok önemli bir yer tutuyor. Otomasyon sistemleriyle zaten verimli olan cihazları, birbirleriyle iletişime sokarak, verilen doğru programlamalarla daha da verimli hale getirebiliyorsunuz. Yaratılan çözüm ne kadar akıllı olursa, yatırımcıya katkısı da o kadar büyük oluyor. Yatırımcıların en akıllıca çözümleri tercih etmeleri lazım. Türkiye’nin çok büyük bir dış ticaret açığı var. Bu açığın da en büyük nedenlerinden birisi de enerji. Yani enerji verimliliği sadece evreni doğayı kurtarmaktan öte, dış ticaret açığımızı da kapatabilecek...”

 

---

R E K L A M