E.C.A.
COPA
200x200 piksel Reklam Alanı

LEED Sertifikalı Bir Ofis Binası: Li Fung Centre

LEED Sertifikalı Bir Ofis Binası: Li Fung Centre

25 Ekim 2011 | PROJE
9. Sayı (Eylül - Ekim 2011)

Ömer Moltay / End. Müh., LEED AP BD+C, BREEAM Assessor Mimta EkoYapı Hong Kong merkezli Li Fung Group’un Ä°stanbul Yeni Bosna’da 2010 senesinde taşındığı ofis binası LEED Silver YeÅŸil Bina sertifikası ile ödüllendirildi.
8000 metrekare kapalı alana sahip binada sürdürülebilir mimari ve yapı teknolojileri anlamında uygulanan yaklaşımlar ise şöyle özetlenebilir.
1982 senesinde inşa edilmiş ve matbaa olarak kullanılan bir endüstriyel yapıya yeni fonksiyonlar kazandırılıp kullanılıyor olması, Li Fung Centre’ın en önemli sürdürülebilirlik özelliklerinden biri. Binadaki tüm taşıyıcı strüktür ve kabuk elemanları muhafaza edilerek gerçekleştirilen renovasyon çalışmalarında, deprem güçlendirmesi ve iç mekan dekorasyonu dışında, yeni inşaat malzemelerinin kullanılmasına gerek duyulmadı.
İki kata sahip olan bina, başka iş merkezlerinin de bulunduğu yoğun bir yerleşim bölgesinde yer alıyor. Gerek toplu taşıma olanakları, gerekse havaalanına yakın bir konumda olması, firma çalışanlarının ve uluslararası ziyaretçilerin otomobille katettikleri mesafenin daha az olması için fırsatlar sunuyor. Yaklaşık 270 çalışanın haftada 40 saat mesai yaptığı binada, ayrıca bisikletle ulaşımın kolaylaştırılması için bisiklet park yerleri, duşlar vb. önlemler alındı.

Enerji Performansı ve Günışığı Kullanımı
Bina kapalı alanında ofis, lobi, yemek alanı, depo, toplantı odaları ve oditoryum gibi fonksiyonlar bulunuyor. Yaklaşık 2500 metrekare kapalı alana sahip olan C kanadı, yüksek tavan, iki kat yüksekliğinde pencereler ve üç adet camekan iç avlu ile günışığı kullanımının olabildiğince yüksek olduğu 200 kişilik bir açık ofis alanı barındırıyor. İç avlular üzerine monte edilmiş motorlu kanat gölgeleyiciler, soğutma yükleri ve günışığı ihtiyacına göre kendi pozisyonlarını otomatik olarak ayarlıyorlar ve özellikle yazın soğutma için harcanan elektrik enerjisinin düşmesini sağlıyorlar. Kanat gölgeleyicilerin kontrolü, tek eksenli güneş takip algoritmasıyla yerine getiriliyor. Her bir avlunun sağ ve sol kısmı, çatının kırma şeklinde olmasından dolayı farklı yönlere bakıyor ve gölgeleyici kanatların bağımsız kontrol edilmeleri sayesinde, günün farklı saatlerinde bir kısım, doğrudan güneş ışınlarını engellerken, diğer kısım difüz günışığının iç mekanlara nüfuz etmesini mümkün kılıyor. Örneğin sabah saatlerinde doğu yönüne bakan kanatlar güneşi takip edip soğutma dönemlerinde ısı kazanımını engellerken, batıya bakan kanatlar açık konumda günışığının içeri girmesine izin veriyor. Isıtma dönemlerinde tüm kanatlar açık konumda yer alıyor, yağmurlu havalarda ise tüm kanatlar kendilerini kapatıp avluların aşırı yağmur almasını engelliyor. Günışığının yetersiz kaldığı bu gibi durumlarda çalışanlar, masalarına monte edilmiş kişisel aydınlatma armatürlerini kullanmaya başlıyorlar. Genel aydınlatma yerine bu şekilde kontrol edilebilir masa aydınlatmaların tercih edilmesi ile enerji tüketiminde önemli bir azaltmaya gidiliyor.
Binanın tümünde yüksek cephe pencerelerinin kullanımı, çoğu iç mekanda asma tavan sistemlerinin bulunmayışı ve açık renk iç mekan boyaları yine günışığı kullanımının yüksek bir seviyede olmasını mümkün kılıyor. Cephe pencerelerinin hem dışında, hem de içinde yer alan manuel gölgelendirici panjur ve stor perdeler, kullanıcıların kendi konforlarına göre ortama giren güneş ışık ve ısısı miktarını ayarlamalarını sağlıyor. Ancak güneye bakan pencerelerdeki tüm gölgelendirici panjurların, bina enerji modellemesinin binanın senelik enerji tüketiminin azaldığını göstermesi nedeniyle, sürekli olarak kapalı tutulmaları sağlanıyor. Bu gölgelendirici panjurlarda kullanılan perfore alüminyum kanatlar, ısı kazançlarının önüne geçerken yine bina iç mekanlarına belirli bir oranda günışığının girmesini sağlıyor. Burada güneş kontrolünün dış gölgeleme elemanlarıyla yapılıyor olması önemli bir nokta; nitekim stor perde gibi iç mekanlarda kullanılan önlemler, gölge sağlamakla beraber, gereksiz ısınmaya yol açacak güneş ışınlarının bina içerisine girmesine engel olamıyorlar.
Gerek cephelerde bulunan pencereler, gerekse de C kanadında iç avluda yer alan pencereler, açılabilir özelliklere sahip oldukları için doğal havalandırma için de kullanılabiliyorlar. Özellikle mevsimler arasındaki geçiş dönemlerinde bu şekilde doğal havalandırmadan faydalanmak, mekanik havalandırmaya olan ihtiyacı azaltma potansiyeline sahip bir yaklaşım olarak binada kullanılıyor.
Binanın mekanik sistemlerinde, daha önceki bir renovasyonda yerleştirilmiş bulunan doğalgaz kazanı, chiller ve klima santrali yerlerinde bırakıldı. Binadaki çalışan sayısının artmış olması dolayısıyla, bu cihazların yetersiz kapasiteye sahip olabileceği belirlendi ve binanın bazı mekanlarında yeni iklimlendirme ve havalandırma sistemleri kullanılmasına karar verildi. C kanadında dış havanın mevcut klima santrali yoluyla dağıtılmaya devam edilmesi, ancak A ve B kanatlarında ısı geri kazanımlı havalandırma cihazlarının kullanılması ve bu cihazların mekan fonksiyonlarına göre birbirlerinden bağımsız kontrol edilecek kapasitelerde seçilmeleri sağlandı. Açık ofis alanları dışındaki tüm mekanlarda bulunan hareket sensörlü lokal otomasyon sayesinde, bu havalandırma cihazlarının sadece mekan kullanımdayken devreye girmesi sağlanıyor.
A blok ve C kanatlarındaki ofis alanları yine mevcut kazan ve chillerin beslediği fan coil cihazları ile iklimlendirilirken, B kanadında sürekli olarak kullanılmayan oditoryum, yemek alanları, eğitim odası gibi mekanların iklimlendirilmesi için ısı pompası tipi VRF sistemleri tercih ediliyor. C kanadına hizmet veren klima santralinde dış hava kompanzasyonu, doğalgaz kazanında ise dış hava sıcaklığına bağlı reset özelliği mevcut.
Bina iç aydınlatmasında çoğunlukla T5, T8 ve kompakt floresan armatürler kullanıldı. Yine enerji verimliliği için hareket sensörleriyle kontrol edilen bu armatürlerin güç yoğunlukları, gerek günışığı kullanımının fazla olması, gerekse iç mekanlarda sadece açık renklerin kullanılmaları sebebiyle düşük seçilebildi. Ayrıca gece ışık kirliliğinin önlenmesi için, binadaki tüm ihtiyaç duyulmayan armatürlerin gece saat 11’den sonra otomatik olarak kapatılmalarını sağlayan bir otomasyon sistemi kuruldu.
Dış mekan otopark ve yol aydınlatmaları içinse bina cephesi ile 6 ve 9 metrelik direkler üzerine monte edilmiş düşük güce sahip LED armatürler tercih edildi. Fotosensöre bağlı otomasyon ile açılıp kapatılan bu LED armatürler, ayrıca yine ışık kirliliğinin engellenmesi için “full cut-off” özelliğine sahip; yani sadece aydınlatmaları gereken alanı aydınlatıyorlar. Binanın restorasyon öncesi otopark ve yol aydınlatması için kurulu gücü 22 kW iken, LED armatür kullanımı sonucunda bu güç 2.75 kW’a kadar düşürüldü. Ayrıca armatürlerin yerleşimi, DiaLux programı kullanılarak bina arazisi dışında ışık kirliliği yaratılmayacak şekilde ayarlandı. LED armatür kullanımının başka bir avantajı ise, armatürlerin verdiği beyaz ışığın gece güvenlik kameralarında çok daha net bir görüntü sağlaması oldu.
Binadaki enerji kullanımı konusundaki hassasiyet, bina teras çatısında 18 kWp güce sahip güneşten elektrik üreten bir fotovoltaik sistemin kurulması kararını da birlikte getirdi. Binalardaki optimum olmayan bakış yönü ve panel eğim açılarında da iyi sonuçlar veren mikromorf ince film teknolojisi ile üretilen 144 adet güneş paneli, güneybatı yönüne bakıyor ve 10 derecelik eğime sahip. Panellerin çatıya yerleştirilmesinde kullanılan balastlı taşıyıcı sistem sayesinde betonarme çatıya herhangi bir mekanik montaj ihtiyacı olmadan kurulum yapılarak mevcut çatının ısı ve su yalıtım katmalarına zarar verilmesi riski ortadan kalktı. Bu sistemde, paneller ve taşıyıcı elemanların, çatı üzerinde hiçbir bina strüktürüne bağlanmadan yerleştirilmesi ve rüzgar yüklerine karşı sadece balastların ağırlığı ile karşı konulması mümkün oluyor.
Fotovoltaik sistemin üreteceği senelik 22000 kWh elektrik, bina şebekesine verilerek tamamının bina içerisinde tüketilmesi sağlanıyor. Panellerin ürettiği doğru akım elektriğin binaya uygun alternatif akım elektriğe çevrilmesi için bir adet 18 kW AC güce sahip şebekeye paralel evirici de çatıda yer alıyor.
Alınan tüm bu enerji verimliliği önlemleri sonucunda Li Fung Centre’ın senelik enerji tüketimi, ASHRAE 90.1-2007 Appendix G ile tarif edilen referans bir binaya göre yaklaşık yüzde 30 daha az olmaktadır.

Diğer Yeşil Bina Yaklaşımları
Yazının başında bahsedilen mevcut bina strüktür ve kabuğunun tekrar kullanılması dışında, uygulaması yapılan inşaat malzemelerinin seçiminde bazı LEED kriterleri göz önüne alındı. Kullanılan hazır beton, kompozit ahşap, alçıpan, yalıtım levhaları, seramik karo gibi malzemelerin şantiyeye olabildiğince yakın noktalarda üretilmiş olması ve hammaddelerinin çıkarılmış olması şart koşuldu, bu sayede inşaat malzemelerinin nakliyesi için gerekli enerji tüketiminin minimum tutulması sağlandı. İç mekanlarda kullanılan tüm boya, yapı kimyasalları, halı ve seramik karolar, iç hava kalitesini olumsuz etkilemeyecek şekilde düşük VOC salımlarına sahip ürünlerden seçildi.
Geri dönüşümlü içeriğe sahip veya Sorumlu Ormancılık sertifikalı ahşap kullanımı gibi inşaat malzemelerini ilgilendiren diğer konular, bu konularda yerli piyasada tedarikçilerin yetersiz kalması nedeniyle söz konusu olmadı.
Sürdürülebilirliğin önemli bir yapıtaşı olan su verimliği ise düşük su tüketen armatür, mutfak ve WC ekipmanlarının seçimi ile sağlandı. Burada düşük maliyetli olan çift rezervuarlı tuvaletler ve musluk ile duşbaşlarına uygulanan perlatörler, kullanıcı konforundan vazgeçilmeden su tüketiminde önemli bir düşüş sağladı. Ayrıca düşük su tüketimli bitkilerin kullanıldığı ve peyzaj düzenlenmesinin bitkilerin evapotranspirasyon hızını minimum tutacak şekilde yapıldığı bir peyzaj yaklaşımı, yine binada kullanılan şebeke kaynaklı su miktarının azalmasına katkıda bulundu.
Binada oluşturulan atık toplama sistemi sayesinde geri dönüştürülebilir tüm atıklar ayrı toplanarak geri dönüşüm firmalarına teslim ediliyor. Sürekli olarak tekstil numunelerinin girdiği bir bina olan Li Fung Centre’da kağıt, cam, metal gibi atıklara ek olarak kumaş atıklarının da geri dönüştürülmesi için toplama alanları oluşturuldu ve bu konuda uzman bir firmadan servis alınması yoluna gidildi.

Tasarım, İnşaat ve LEED Sertifikasyon Süreci
Binanın enerji verimliliği ve diğer sürdürülebilir özellikleri konusundaki kararlar projenin çeşitli safhalarında alındı. Ön tasarım aşamasında, elde bulunan mevcut yapı ve sistemlerin olabildiğince korunarak enerji verimli bir ofis binasının elde edilmesi kararı tüm proje paydaşlarına yol gösterdi. Bu aşamada hazırlanan Owner’s Project Requirements (OPR) dokümanı, binanın sürdürülebilirlik hedeflerinin somut bir şekilde ortaya konulması için önemli bir araç işlevi gördü. Bu doküman ile sabitlenen niteliksel ve niceliksel hedefler ile uyulması gereken standartlar, projenin gidişatında alınan tüm kararların sürdürülebilirlik hedeflerine uygunluklarının sorgulanmasını da mümkün kıldı.
Tasarım aşamasında alınan LEED sertifikasyon kararı sonucunda, bu Yeşil Bina değerlendirme sistemini oluşturan stratejiler, süreçler ve tasarım araçlarının uygulanması için devreye giren uzman ekip, diğer proje paydaşlarıyla tamamen entegre olarak çalışmak ve sürdürülebilirlik stratejilerinin tartışıldığı charette toplantıları düzenlemek suretiyle, binanın hangi stratejileri uygulamasının maliyet etkin çözümler olduğunu belirlemeye yardımcı oldu.
Bu süreçlerde bina enerji modellemesi ve günışığı simülasyonu gibi çalışmalar, interaktif bir şekilde kullanılarak proje paydaşlarının aldıkları kararların bina enerji performansı ve kullanıcı konforu kriterlerini ne derecede sağladıklarının teyit edilmesini mümkün kıldı. Bu modeller, tasarım ilerledikçe daha detaylı bir şekilde geliştirildi ve LEED sertifikasyon başvurusunda kullanılacak seviyeye ulaştı. Modellerin hangi kararlar için kullanıldıkları aşağıda özetleniyor.
Binadaki sistemlerin bütünsel bir şekilde ele alınabilmesi sonucunda, bu sistemlerin tek başlarına olan performansları değil, birlikte çalışırken ortaya çıkan performansın değerlendirilebilmesi mümkün oldu. Burada en önemli araç olan bina enerji modellemesi, bina enerji performansı ve çalışan konforunun birlikte optimizasyonunu mümkün kıldı. Bunun en önemli örneği, C kanadındaki açık ofis bölümünde motorlu gölgeleyici kanatların operasyonunun, bina ısıtma ve soğutma enerji ihtiyacına bağlı olarak optimizasyonunun yapılması ve bu operasyon sonucunda değişen aydınlık seviyelerinin kişisel aydınlatma armatürlerinin kullanımı ile dengelenerek hem konforun, hem de enerji verimliliğinin optimizasyonunun sağlanmasıdır.
İnşaat sürecinde LEED sertifikasyonunun gerektirdiği bazı ek önlemlerin alınmaları gerekti. Örneğin erozyon ve sedimentasyon kontrol önlemleri, inşaat aktivitelerinden kaynaklanan nebati toprak kaybı ve su kaynaklarının sedimentasyonunun önüne geçilmesi için uygulandı. Özellikle yağmur olayları sırasında şantiyede stabilize durumda olmayan toprak veya kum gibi malzemelerin su akışları yoluyla şantiye dışına veya atıksu mazgallarına ulaşmaması için sedimentasyon tutucu engeller kullanıldı ve bunların periyodik olarak kontrol edilmesi sağlandı. Ayrıca inşaatta kullanılan tüm yapı malzemeleri, kimyasalları ve ambalaj atıklarının yine yağmurdan korunmaları şart koşuldu; bu sayede yine hem su akışı yoluyla bu ürünlerin içeriklerinin doğaya karışması, hem de hassas inşaat malzemelerinin nemden korunması sağlandı.
İnşaat sırasında ortaya çıkan atıkların önemli bir miktarının çöp toplama alanlarına yollanması yerine tekrar kullanım veya geri dönüşüm gibi önlemlerin alınması da sağlandı. Ambalaj atıklarının ayrı toplanarak hurdacılara veya atık geri dönüştüren kurumlara teslim edilmesi, tekrar kullanılabilecek durumda olan mobilya, kapı, aydınlatma armatürü gibi kalemlerin de bu şekilde değerlendirilmesi sağlandı.
İnşaat sürecinin sonunda, binalarda Commissioning hizmetleri veren IDETEK firması tarafından LEED sertifikasyonunun gerektirdiği şekilde bina sistemlerinde fonksiyonel testler uygulandı. Bu fonksiyonel testler, mal sahibinin ihtiyaçlarının gerçekten karşılanıp karşılanmadığını ve mekanik sistemler gibi karmaşık sistemlerin farklı senaryolarda beklenen tepkileri verip vermediklerinin belirlenmesi amacıya yerine getirildi. Önemli enerji tüketimine sahip ekipmanlarda (ör. kazan, chiller, klima santrali, VRF sistemleri) detaylı fonksiyonel testler gerçekleştirildi, aydınlatma armatürleri gibi çok sayıda bulunan ekipmanlarda ise örnekleme yoluyla testler uygulandı. Belirlenen eksikliklerin ve önerilerin bulunduğu rapor, sistem taşeronlarına ve mal sahibine teslim edildi. Commissioning sürecinin belirlediği bazı eksikliklerin önemli derecede gereksiz enerji tüketimine yol açtığı belirlendi ve bu süreç mal sahibi tarafından son derece faydalı olarak nitelendirildi.
LEED sertifikasyonu için gerekli proje yönetimi süreçlerinin oluşturulması ve başvuru dokümanlarının yazılması Mimta EkoYapı tarafından gerçekleştirildi. Projelerin ve bina modellerinin sertifika incelemesi yapan kuruluş olan Green Building Certification Institute’ın gerektirdiği standartlarda hazırlanması ve bu kuruluş ile tüm iletişimin tek bir kanal üzerinden gerçekleştirilmesiş, bu sürecin problemsiz bir şekilde yürütülmesini sağladı. Yapılan başvuru neticesinde neredeyse tüm kriterlerin kabulü gerçekleşti, sadece bina enerji performansıyla ilgili ek açıklamalara ihtiyaç duyuldu.
Design-bid-build şeklinde inşaatı gerçekleştirilen Li Fung Centre’da sürdürülebilirlik ve LEED sertifikasyonuna yönelik ek önlemlerin maliyetlerini değerlendirdiğimizde, toplam inşaat bütçesi içerisinde yüzde 3 seviyelerinde yer aldığı görülüyor. Burada inşaat bütçesinin aslında bir renovasyon projesine ait olduğu unutulmamalıdır. Yeni bir yapının söz konusu olması durumunda bu yüzdenin daha düşük olması beklenmelidir. Alınan önlemlerin birçoğu, enerji ve su verimliliği şeklinde malsahibininin işletme giderlerinde önemli düşüşlere yol açıyor. Ayrıca projenin erken safhalarında farklı yaklaşımların değerlendirilmesi mümkün olduğu için ve özellikle mimari çözümlere ağırlık verilmesi nedeniyle, istenilen sürdürülebilirlik seviyesine sahip bir yapının mümkün olan en düşük maliyetle ortaya çıkması sağlandı.
 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Garanti Bankası Teknoloji Kampüsü'ne BTM Optigreen ile Spesifik Çatı Çözümü

Yapı malzemeleri sektörünün öncü markalarından BTM; yapımı 2018 yılında tamamlanan Garanti Bankası Teknoloji Kampüsü projesinde tercih edilen BTM Opti...
23 Kasım 2020

Kamudaki İlk Breeam Outstanding Sertifikalı Yeşil Bina: Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası

Doğa, insanın gösterdiği özene aynı itina ile cevap veren mükemmel bir organizmadır....
23 Kasım 2020

Yüksek Performanslı Bir Yeşil Bina: İzmir Ticaret Odası Yeni Hizmet Binası

Yüksek performanslı yeşil binaların yaşam döngüsü, bina duvarlarını aşan, şehir planlamasını, toplumu ve saha planlamasını içeren genis kapsamlı, bina...
24 Ekim 2018

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.