Amerikan Yeşil Bina Konseyi Genel Merkez Binası

15 Temmuz 2010 | PROJE 1. Sayı (Mayıs - Haziran 2010)

Yazar: Joann Gonchar, AIA (Green Source dergisinden derlenmiştir) Kar amacı gütmeyenlerin dünyasında 17 yıllık Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (U.S. Green Building Council-USGBC)'ni olgun bir kurum olarak tanımlamak zordur...
Kar amacı gütmeyenlerin dünyasında 17 yıllık Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (U.S. Green Building Council-USGBC)'ni olgun bir kurum olarak tanımlamak zordur... Bu kurum ergenlik döneminden çıkıp hızlıca delikanlılık dönemine geçmişti. Kurum çalışanlarının sayısı Aralık 2003 ile Aralık 2006 tarihleri arasında 31'den 60'a artarak iki katına çıkmıştı. Ve 2006 yılının sonunda Washington D.C. Dupont Circle yakınlarındaki ofislerine geçtikten hemen sonra kurumun daha geniş bir merkeze ihtiyacı doğmuştu. USGB yönetimi, birkaç blok ötedeki 10 katlı ofis binasındaki iki kata taşınmayı bir fırsat olarak görmüş. Memnun edici biyofili ve modernizm ardında, bazı ciddi sürdürülebilirlik stratejileri yer alıyor. Bunlardan başlıcası, büyük ölçüde yok etme veya yapım süreçleri gerçekleştirmeden mevcut 200 çalışana ek olarak 100 çalışanı daha barındıracak şekilde uyum sağlayabilmekti. Ofisler, sökülüp takılabilir iç bölme elemanları ile ayrılan modüler bir düzenlemeye sahip. Ayrıca, ofislerde yeni anahtarlara yeni bir elektrik tesisat döşenmesi gerektirmeden bağlanabilen düşük voltajlı aydınlatma armatürleri bulunuyor. Kablosuz mekanik kontrol sistemi, termostatların ve tavandaki değişken hava hacimli havalandırma elemanlarının yeniden konumlandırılabilmelerini olanaklı kılıyor. Tasarım ekibinin aydınlatma armatürlerini seçme sürecinden çok önce, USGBC'nin Emlak Komisyoncusu CB Richard Ellis (CBRE), bina sahibi ile "yeşil kira sözleşmesi" imzalamıştı. Sözleşmenin en önemli maddelerinden biri de, USGBC'nin tükettiği kadar enerjiden sorumlu tutulmasıydı. 1970 yılı ortasında inşa edilen binanın yeni bir yüksek performanslı giydirme cephesi ve iyileştirilmiş mekanik tesisatı olmasına rağmen, kurum daha ileri seviyelerde gelişmeyi hedeflemişti. USGBC tarafından yaptırılan tüketimi azaltıcı donatılar susuz pisuvar, sifonik klozet ve ihtiyaca bağlı olarak çalışan havalandırma sistemindan oluşuyor. Bununla beraber, en yenilikçi kaynak koruyan eleman, binanın güney cephesi boyunca uzanan sirkülasyon alanı. Tasarım ekibi tarafından "eko-koridor" olarak adlandırılan bu alan için ilk öneri açık ofis alanını mümkün olduğunca hiyerarşik düzene göre tasarlamamaktı. Çalışma alanlarının dış cepheden mümkün olduğunca içeri çekerek tasarlanması "herkesin ve hiç kimsenin bir penceresi var" diye açıklanıyor. Mekanik mühendisi Paul O'Brien, ofis düzenlemesinin enerji tasaarufu sağlayan özellikte olduğunu fark etmiş "İnsanlar bu sirkülasyon alanında sadece dolaşacakları için, bu zonun üst ve alt sıcaklık eşik değerleri çalışma alanlarındaki değerlerden farklı olabilir" diye açıklıyor. Özellikle yaz aylarında, çalışma alanlarına nispeten, bu zonu soğutmak için gerekli olan enerji, her bir derece başına yüzde 5 oranında az olacağından enerji tasarrufu çok yüksek. Bu konseptin aydınlatma için de avantajlı olduğu anlaşılmış. "Masaların pencerelerin hemen yanına konumlandırılmış birçok ofiste, kullanıcılar kamaşmayı önlemek için gölgelikleri indiriyorlar ve böylece diğer kullanıcıları gün ışığından mahrum ediyorlar" diye açıklıyor Aydınlatma Danışmanı Dane Sanders. Cepheden içeri çekilerek konumlandırılmış masalarda, doğrudan gün ışığı çalışma yüzeylerinde kamaşmaya neden olmuyor. Açık renkli halının, eko-koridor konseptine daha fazla katkıda bulunabileceği ileri sürülüyor. Açık renkli halıdan yansıyacak güneş ışığının aydınlatma için kullanılacak enerji tüketimini azaltacağı düşünülmüş.

 USGBC ofislerinin 94 LEED puanı kazanmasının nedenlerinden biri de eko-koridor gibi yaratıcı çözümler.

 

---

R E K L A M