Beşikten Beşiğe Atık - Dr. Duygu Erten
Dr. Duygu Erten
“Bizler her birimiz hayat ağının bir parçasıyız. İnsanlığın sürekliliği, elbette, daha büyük anlamıyla, yaşam ağının kendisidir. Ve bu güzel mavi ve yeşil yaşayan gezegene yaptığımız kısa ziyarette insanlığın sürekliliğini sağlamak için iki seçeneğimiz var: onu incitmek veya ona yardım etmek. Bu tercih tamamen sana kalmış”
“Atık yiyecektir. Daha Az Kötü, İyi Olmaz. Amaç, işi iyi yapmaktır.” Doğa kanunlarının doğrusal bir çizgisi yoktur. Bütün kaynaklar ve yaşam, döngüseldir. Hücreler dokuları; dokular, organları ve sistemleri; sistemler de bir araya gelerek canlı organizmayı meydana getirir. Bu nedenle aslında dünyada “çöp” diye bir kavram yoktur. Her canlı atığı, başka bir canlının besinidir. Atıkdan enerji üretilir ve bu sayede canlılar gelişerek büyür. Bu döngüyü bozan tek varlık insanın yarattığı ürünlerdir. Doğanın akışı döngüsel iken, insanın yarattıkları doğrusal bir düzlemde akmaktadır. Günümüzde bu akışın döngüsel olmamasının önündeki en büyük engellerden biri, ürün toplama planlarının ve ürünleri yeniden kullanmayı sağlayacak endüstriyel altyapının eksikliğidir. Ekonomik modelleri yeniden düşünmek sadece sistemlerin yeniden düzenlenmesini değil, iş modelinin de yeniden tanımlanmasını gerektiriyor (5). Avrupa Komisyonunun Döngüsel Ekonomi Çerçevesi, bu sorunların bazılarını çözmekten bahsediyor. Avrupa Komisyonuna göre “Döngüsel Ekonomide yeniden kullanma, tamir etme ve geri dönüşüm, norm; çöp ise geçmişin unsuru haline gelecek. Komisyona göre döngüsel ekonomi AB iş dünyasının 600 milyar euro tasarruf yapmasını sağlayacak (3). Beşikten Beşiğe Cradle to Cradle (C2C) kavramı, bir ürünün yaşam döngüsünü tanımlarken, beşikten mezara kavramının yerine, sonsuz kullanım olasılığını gözönünde bulundurarak sıfır atık ötesine geçer. Prof. Dr. Michael Braungart tarafından Almanya’da 1987 yılında kurulan EPEA (Environmental Protection Encouragement Agency), uluslararası bir araştırma enstitüsü olarak, dünyanın her yanında yeni proseslerin, ürünlerin ve hizmetlerin tasarımında “Beşikten Beşiğe” metodolojisinin uygulanması için çalışıyor. EPEA aynı zamanda C2C patentinin sahibi. Bu patent, malzeme dünyasına teknik çevrim, beşikten beşiğe, upcyling, yani geri dönüşümü güç olan maddeleri, yeniden kullanılabilir, orijinal ve çevre dostu ürünler haline dönüştürme gibi yeni kavramlar getirmiştir. Patent birçok sektörde sürdürülebilirlik hareketinin yolunu açmıştır. C2C konseptine göre her sektörde tasarımcılar yeni ürünler ortaya koymaya başlıyorlar. Bu ürünler ilk günden, kullanımlarının sonunda biyolojik çevrime girebilecek ve en azından kompost olabilecek ya da teknik çevrimlere girebilecek şekilde tasarlanıyor. Atık kavramı yok oluyor. Bunun yerine eskiyince tekrar üretildiği fabrikalara yollanabilen ürünler ortaya çıkıyor. Düşünce sistemi gereği, bu anlayışla tasarlanan ve üretilen çevreci ürünler aynı zamanda yüksek kalitede oluyor. EPEA, C2C patentini bir sertifikaya çevirmiş ve çevreci malzemeleri verme çalışmalarını yürütmektedir. C2C logosu sayesinde işletmeler ekolojik ve akıllı bir tasarım yaptıklarını görünür bir şekilde ortaya koyabilmektedirler. Tüketici de C2C logosunu taşıyan ürünün ekolojik kalite ölçütlerini taşıdığını kolayca görebilmektedir. C2C sertifikası, Basic- Silver-Gold ve Platin olmak üzere dört ayrı seviyede verilmektedir.
C2C etiketi alan malzemeler şu üç anlayışa göre tasarlanmaktadır.
BİYOLOJİK BESİN DÖNGÜSÜ Teknik Besin Döngüsü ise karmaşık, dayanıklı tüketim ürünleri ve mineral kaynaklara göre teknik “metabolizma”ya girebilirler. Bu metabolizma çevriminde atıklar değil, besinler oluşur. “Teknik bir besin”, daha sonra tekrar geri kazanılabilmesi ve tekrar kullanılabilmesi için kapalı bir üretim çevriminde kalması gereken bir malzemedir. Malzeme bu sayede yaşam çevrimleri sırasında değerini ürün olarak korur. Malzemelerin değerlerini artırmalarına “upcycling” adı verilmektedir. Bu teknik besinler, uzun süreli ihtiyaçlar için üretilecek “dayanıklı tüketim ürünleri” içinde kullanılmaktadırlar. Kullanıcı üründen sanki sahibiymiş gibi yararlansa da ürün gerçekte üreticisine ait olarak kalmaktadır (3). Bu sonsuz sirkülasyon, tekrar hazırlanma ve yeniden yararlanma için geliştirilmiş olan dayanıklı tüketim ürünleri yaratabilir. Yer döşemesi sektöründe, Amerikan Shaw firması, ürün hizmeti konseptini benimsemiş bulunmaktadır. Shaw, EcoWorx yer döşemesini, Naylon 6 eski halı elyaflarının tekrar geri kazanıldığı ve önemli bir malzeme kaybına yol açmadan yüksek kaliteli ipliğe dönüştüren bir sistem geliştirmiş. Geliştirilen bu sistem, yeni yaşam çevrimi sayesinde eski Naylon 6’ya yeni bir değer katmaktadır. Halbuki bilinen geri dönüşüm proseslerinde, sentetik malzemenin polimer uzunluğu kısaldığı ve inorganik malzeme başka bir madde ile kirlendiği için, son ürünün kalitesi düşmektedir. Bu da geri kazanılan malzemeden yararlanmayı sınırlamakta ve kullanım alanını daraltmaktadır (4).
Bu kavram, kalite kaybı olmaksızın sonsuza dek tekrar kullanılan “kalitesi artırılan” güvenli işlemler ve ürünler yaratmamız gerektiği üzerine kurulu. Önceleri gerçekçi gelmeyen bu fikir, Braungart ve McDonough tasarım uygulamalarında defalarca kullanıldı. McDonough, bir İsviçre şirketi için bir ekolojik tekstil içeriği hazırlama ile görevlendirildi. Şirket, başlangıçta geri dönüşümlü pamuk ve PET kullanarak yapılan bir tekstil ürünü önermişti. Ancak C2C felsefesine göre yazılan raporda şunlar yazılıydı.
SIFIR ATIĞA DOĞRU
Tablo 1: Ülkelere Göre Kategorize edilmiş atık miktarları
Tablo 1’den de görüleceği gibi Türkiye atığı ayrıştırarak ayırmada ve ayırdığını raporlamada henüz işin başındadır. Gereken veriler olmadan sıfır atık stratejileri kurgulamak da güçtür. Döngüsel tasarım sayesinde artan malzeme verimliliği, farklı stratejiler için bir platform yaratacaktır. Bazı stratejiler, malzemeler için maksimum değer yaratırken, bazıları var oldukları ürününün değerine değer katmaktadırlar (mesela binalar). Döngüsel iş modelleri (DİM), için malzeme üreticileri, müteahhitler, son kullanıcılar ve geri dönüştürücüler gibi tüm paydaşları kapsayan bir tanımlama çerçevesi ve uygun döngüsel malzeme tasarım stratejileri gereklidir. Bunun için önce kritik ham malzemelerin ortaya konması gerekmektedir (5). Sürdürülebilir bir yeşil yaşam modeli artık tüm dünyanın arayışıdır. Yeşil Binaların en önemli parametrelerinden biri atığın azaltılmasıdır. Ancak bu konuda kurumsal bilinç ve yeşil iş yapış şekillerinin dışında bireysel bilincinde yerleştirilmesi her birimizin sorumluluğudur.
KAYNAKLAR E-dergi üzerinden okumak için lütfen tıklayınız... İlginizi çekebilir... Mekanik Tesisatın Yeni Yüzyılı: Tesisat Sektörünün Dört BileşeniGHİYO'dan okuldaşım, İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Mentoru değerli dostum Yavuz Can Yazıcı, Four Essentials izlenimlerini yazdı.... ISO 14067 Ürün Karbon Ayak İzi Hesaplama ve DoğrulamaSon zamanlarda, iklim değişikliği konusu giderek daha önemli hale gelmektedir. İklim değişikliği, dünya genelindeki birçok ülkeyi etkisi altına almakt... Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve SKDM Sertifikası Nedir?İklim değişikliği, günümüzde dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biridir. Karbon emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilir bir gele... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.