Yeşil Bina Dergisi 45.Sayı (Eylül-Ekim 2017)
yesilbinadergisi.com Yeşil Bina / Eylül - Ekim 2017 39 yum üzerindeki çalışmalarıyla bulunmuş ve bu gelişmeden sonra doğal radyoakti- vite ile ilgili olarak önemli sayıda bilimsel çalışma yapılmıştır. 1900 yılında Ernst Dorn, radyum tuzlarının radyoaktif radon gazı çıkardığını bulmuştur. Gazın yapı içinde biriktiği gerçekliği ise 1950’li yıl- larda bulunmuştur. Evlerde radon ölçümü ilk kez 1956 yılında İsveç’te yapılmıştır. Bazı evlerde çok yüksek konsantrasyonda radon bulunmasına rağmen sorunun söz konusu ölçüm bölgesine özel bir durum olduğu düşünülerek herhangi bir önleme gerek duyulmamıştır. Ancak 20 yıl kadar sonra tüm dünyada değişik ülkelerde geniş ölçekli sistematik çalışmalar baş- latılmıştır [1, 2]. Günümüzde EPA’nın yaptığı çalış- malar neticesinde ülkenin ayrıntılı radon haritası çıkarılmış ve 1. derecede tehli- keli kabul edilen alanlarda inşa edilecek yapılarda mutlaka radon azaltma sistemi olması önerilmiştir [6]. Kanada Hükümeti Ulusal Araştırma Konseyi, The National Code adlı çalışmada yeni yapılan tüm evler için radon gazı ile ilgili önlem alın- ması gerekliliğini vurgulamıştır [8]. İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere gibi birçok ülkede halk sağlığı programları başlığı altında ulusal radon politikası ile coğrafi bölgelerin haritasının çıkarılıp, halkın ve yapı üreticilerinin bilinçlenmesine yönelik etkinlikler yapılmaktadır. Türkiye’de ise radon haritası çalışmaları 2012 yılında TAEK tarafından sunulan raporda yer almaktadır. Ancak harita henüz tamam- lanamamıştır. Bunun yanı sıra akciğer kanseri ile radon gazı arasında bağlantı kurmaya yönelik araştırmalar ve toplu- mun konu ile ilgili bilinçlenmesine yönelik uygulamalar oldukça az sayıdadır [9]. Atmosfere salınan radon gazının insan sağlığına olumsuz bir etkisi yokken, kapalı ortamda birikmesi sonucu insanlar için tehlike oluşturur. Radon, yapı içi havasını toprak ve kayaçlardan sızarak, su ve doğal gazdan ayrışarak, yapı malzemelerinden salınarak kirletmektedir (Şekil 1). 2.1. Toprak ve Kayaç Kaynaklı Radon Binalardaki radon kaynağının büyük bir kısmı, binanın temelindeki toprak ve kayaçlardır. Radon, radyumun mevcut olduğu tüm toprak ve kayaçlardan gel- mekte olup, toprak boyunca yükselerek, binanın altında hapsolmakta ve basınç oluşturmaktadır. Özellikle ılıman ve soğuk iklimlerde bina içindeki havanın dış havaya göre daha sıcak olması, oluşan basınç farkı ile baca ve diğer bina boşluk- larındaki hava dolaşımı gibi nedenlerle bina altındaki radon gazı, beton zemin ve duvardaki çatlaklardan, zemin ve döşeme arasındaki boşluklardan, tuğla duvar gözeneklerinden, tesisat boru boş- luklarından bina içlerine sızmaktadır [10]. Topraktan salınan radon miktarı; - Topraktaki radyum konsantrasyo- nuna - Yayılma gücüne - Toprağın gözenekliliğine ve nem içeriğine - Meteorolojik koşullara (toprak ve hava sıcaklığı, hava basıncı, rüzgâr Şekil 1: Radonun yapı içine girme yolları hızı, rüzgârın yönü) - Bölgenin yüksekliğine bağlıdır [1]. Topraktan atmosfere salınan radon gazı yoğunluğu 10-20 Bq/m³ (Bq/m³: 1 m³ havada bulunan radon gazı miktarıdır ve beqerel birimi ile ifade edilir) arasında değişir. Bu miktar, havadaki seyrelmeden ötürü düşüktür. Bina içinde bu değer 1000 Bq/m³ seviyelerine kadar çıkabil- mektedir [11]. 2.2. Su Kaynaklı Radon Sularda bulunan radon, bina içlerine kullanım suyu olarak girmektedir. Aynı zamanda sudan ayrışarak yapı içi hava- sına karışabilmektedir. Sudaki radon yoğunluğu ve suyun sıcaklığı arttıkça bina içindeki radon düzeyi de artmaktadır [12]. Suda ölçülen radon sadece suyun içerisinde bulunan radyumdan kaynak- lanmamakta, aynı zamanda suyun geçtiği yerlerdeki toprak ve kayaçlarda bulunan radyumdan da ileri gelmektedir [13]. Kul- lanılan suyun yeraltı suyu olması, sudan kaynaklı radon gazı miktarını daha da artırmaktadır. Finlandiya ve Maine (ABD)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=