Yeşil Bina Dergisi 39. Sayı (Eylül-Ekim 2016)

17 YEŞİL BİNA / EKİM 2016 efektif kullanılmasını sağlamaktadır. Bu sayede standart binalara oranla yüzde 10 ila 45 arasında su verimliliği sağlanmaktadır. Ayrıca suyun tekrar geri kazanımı sayesinde de şebekeye olan yükler en aza indirilmektedir. 4. Enerji sorunları: Enerji güvenliği ve yüksek enerji maliyetleri günümüz modern kent yaşamında gerek eko- nomik anlamda, gerekse çevresel anlamda birçok problemi berabe- rinde getirmektedir. Yeşil Binalarda enerji verimliliğine yönelik birçok konu incelenmektedir. Bu kapsamda verimli bina iklimlendirme sistemleri, aydın- latma sistemleri, ısı yalıtımı, enerji otomasyonu gibi konular ön plana çıkmaktadır. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesiyle zararlı emisyonların önlenmesi planlanmak- tadır. Bu da ekonomik açıdan enerji maliyetlerinin azalmasını sağlamakta, ayrıca hava kirliliğinin ve küresel ısın- manın azaltılması yönünde önemli bir adım oluşturmaktadır. Bu konu- lar kentsel dönüşüm sürecinde ilgili şartname ve yönetmeliklere konularak zorunlu hale getirilmelidir. Ayrıca Bina Enerji Kimlik Belgesi kullanımındaki sorunlar çözülerek hızla farkındalık artırılmalıdır. Enerji verimliliği sadece özel sektörün gönüllülük esasına bıra- kılmayacak kadar önemli, kamu tara- fından regülasyonlara tabi tutulması ve düzenli kontrol edilmesi gereken bir konudur. 5. Yaşam kalitesi: Günümüzde kentlerde yaşayan insanların hayatının ortalama yaklaşık yüzde 90’ı binalarda geçmek- tedir. Binaların tasarımında konfor ve sağlığa yönelik öğelerin düşünülmesi ve binaların bu kriterlere göre inşa edilmesi ile oluşacak sağlıklı ve kon- forlu ortamlar, beraberinde yaşam kalitesinin ve üretkenliğin artmasını sağlayacaktır. Yeşil Binalar ve kentlerin tasarımında, insan sağlığına ve kon- foruna yönelik birçok konu standart olarak vardır. Bu sayede bu binalarda yaşayan ve çalışan insanların, günışı- ğından daha çok faydalanması, taze havayı daha çok alması, zararlı kimya- sallara daha az maruz kalması, daha aydınlık ve az gürültülü alanların ortaya çıkması gibi iç yaşam kalitesini arttı- rıcı konular hedeflenmektedir. Ayrıca kentlerde kişi başına düşen yeşil alan miktarının o kentlerin yaşam kalitesini ciddi oranda etkilediği belirtilmektedir. Bahsi geçen oran İstanbul’da kişi başın 6 m 2 civarındayken, Viyana’da 125 m 2 , Stockholm’de 87 m 2 , Londra’da 25 m 2 dir. Dünya Sağlık Örgütü kişi başına yeşil alan oranının minimum 9 m 2 olması gerektiğini belirtmektedir. Özellikle ülkemizde acilen tamamlan- ması gereken bir kentsel dönüşüm süre- cinde zaman kazanmak adına, konuları geniş kapsamda inceleyen, uluslararası standartları ve iyi uygulama örneklerini içeren uluslararası değerlendirme ve denetleme sistemleri kullanılarak özel- likle makro ölçekli kentsel dönüşüm pro- jelerinde çözümler acilen üretilmelidir. Bunlar arasında LEED NeighbourHood Development (LEED-ND) ve BREEAM Communities sistemleri en önemli kay- naklardır. Bu kapsamda yeni geliştirilecek veya dönüştürülecek mahalle ya da kentsel alan süreci ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları ile ele alınmaktadır. Yeni bina- ların yapısal olarak iyileştirilmesine ek olarak, içinde yaşayanların ve kullanan- ların sağlığı ve konforu, sosyal donatılar, kamu kuruluşları ve eğitim birimleri ile bağlantıları ve yeşil alanların artırılması ve varolanların korunması gibi o bölgenin yapısal ve ekolojik olarak kalkınmasına yönelik strateji ve yöntemler uygulanması önerilmektedir. Kentsel dönüşüm süreciyle birlikte makro ölçekte bir değişime girecek olan büyük kentlerde, Yeşil Bina ve yerleşim alanı değerlendirme sistemlerinin gerek- liliklerinin uygulanmasıyla oluşturula- cak sürdürülebilir yaşam alanları, insan yaşam kalitesine yönelik toplam faydayı görmek adına önemli birer adım olacaktır. Bu sayede bu bölgelerde yaşayanlar için kalite, çevresel ve ekonomik getiriler sağ- lanırken, bu alanları geliştiren yatırımcılar için yeni ve sürdürülebilir ticari araçlar ortaya çıkacaktır. Özellikle günümüzde yaşanan en büyük problemlerin azaltılması yönünde, bir taraftan kaliteli konut ihtiyacına cevap verirken, bir yandan çarpık ve yoğun kent- leşmenin getirdiği altyapı eksiklikleri en aza indirilecektir. Tüm Bu hedef doğ- rultusunda çevre dostu projeler destek- lenmeli, bunların geliştirilmesi ve teşvik edilmesi adına yeni finansman araçları ve/ veya bürokratik kolaylıklar sağlanmalıdır. Halihazırda 6306 sayılı kentsel dönüşüm olarak bilinen kanun ve ilgili mevzuat kap- samında yeşil alanların artırılması, enerji verimli binalara ek faiz desteği verilmesi gibi teşvik mekanizmaları bulunsa da, bunlar bu konunun bir üst kademeye yayılması için maalesef yeterli değildir. Bu kapsamda yeni kalkınma planları kapsamında daha hedefe yönelik, nakdi ve ayni yardımlar ve teşvik araçları oluş- turulmalıdır. Ayrıca bu uygulamalara ait bürokra- tik adımlar en aza indirilmeli, süreçler mümkün olduğunca hızlandırılmalıdır. Zira kentleşme oranının her geçen gün arttığı bir dünyada, sürdürülebilir ve yeşil kentlere yapılacak bir yatırım, aslında o ülkenin kendi doğal kaynaklarına, doğa- sına ve de en önemlisi insanına yapılacak bir yatırım olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=