Yeşil Bina Dergisi 32. Sayı (Temmuz-Ağustos 2015)

24 YEŞİL BİNA / AĞUSTOS 2015 RÖPORTAJ göreceli olarak düşük olacağı için gider anlamında da bina kullanıcılarına önemli bir artısı olacaktır. Bu sürecin maliyetini, binalarda inşaa- tın bitip kullanıma geçildikten sonra yapı- lan tekrar düzenleme / bakım / iyileştirme maliyetleri ile karşılaştırdığınızda kendini kısa bir zaman diliminde geri ödemekte- dir. İlaveten, kullanıcı ve bina sahibinin memnuniyetini de eklediğinizde faydası maliyetini kat kat aşmaktadır. Yeşil Bina: Türkiye’de uygulama nasıl gerçekleşiyor? Ne tür problemlerle kar- şılaşıyorsunuz? Serkan Emin: Türkiye’de uygulama açık- çası henüz çok prematüre seviyede. Commisssioning sürecinin tanımını yeni yeni öğreniyoruz diyebiliriz. Çoğunluklu ekipmanların devreye alınması aşaması ile biraz önce tarif etmiş olduğumuz sürecin tümü birbirine karıştırılabiliyor. Ekipmanlar teknik servisleri tarafından devreye alınıp iki tane kaçak akım ve vol- taj testi yapınca commissioning yapılmış olduğu zannedilebiliyor. Bu yüzden, en temel problemimiz bu konudaki bilinç ve bilgi eksikliğimiz. Sonrasında ise bu tür çalışmaların Türkiye’deki baş döndü- rücü hızda devam eden inşaat süreçlerini yavaşlatıcı etkisi olduğu algısı. Türkiye’de büyük büyük projeler o kadar hızlı süre- lerde tamamlanıyor ki bu tarz kontrol, gözden geçirme, hata varsa düzeltme, tekrar yapma gibi adımlara pek tahammül edilmiyor. Her projenin çok iddialı ve nasıl belir- lenmiş olduğunu hala tam olarak anla- yamadığımız hedef bitiş süreleri var ve bu sürelere ulaşmak için bu tarz kalite kontrolü, ölçüm ve doğrulama süreçlerine ayak bağı gözüyle bakılabiliyor maale- sef. Ama bir araba alırken o arabanın her türlü kalite kontrolden, çarpma test- lerinden, kullanım testlerinden geçmiş olduğunu biliyoruz ve buna olan güven ile o arabaları satın alıp kullanıyoruz. En ufak bir yerinde bir problem çıkarsa da o arabanın kalite kontrolüne dair bir eksiklik olduğunu ve bunun derhal düzeltilmesi gerektiğini araba üreticilerine çok bas- kın bir şekilde ifade edebiliyoruz. Aynı durumu binalarda düşünün. Hiç araba- larda olduğu gibi bir sorgulamamız var mı? Bırakın kullanıcıları, binanın sahibinin binayı tasarlayan projecilerden ve binayı imal eden müteahhitlerden böyle detaylı ve katı bir beklentisi var mı? En temel problemin bu olduğunu düşünüyoruz. Biz, çalıştığımız projelerde Yeşil Bina sertifika hedefi varsa biraz da sertifikanın zorunlu tutması saikiyle bu konuda temel seviyedeki gerekliliklerin yerine getirilmesi anlamında zorlayıcı ve uygulattırıcı olabi- liyoruz. Yeşil Bina sertifika sistemlerinin bu tarz süreçlerle tanışma vesilesi olması açısından umutluyuz. Bugünün iyi uygu- lamaları yarının standartları olacaktır ve bakacağız ki birkaç sene sonra hiç kimse Commissioning adına yapılanları ilave bir iş olarak algılamayacak. Aksine, Com- missioning işlerinin ayrılmaz bir parçası olacak. Zira kullanıcılarının konforuna, maliyetlerine odaklanan uygulamalar her zaman yaşayacaktır. Yeşil Bina: Türkiye bu sistemi hangi ülke- den esinlenerek kullanmaktadır? Serkan Emin: Commissioning sürecine dair birçok gelişmiş ülkenin kendi kaynağı bulunuyor. Ama biraz önce bahsetmiş olduğum gibi Türkiye’de Yeşil Bina ser- tifikalandırma sistemleri vasıtasıyla bu konularla tanışıldığından o sistemlerin yönlendirdiği standartlar veya kılavuzlar kullanılıyor. LEED sertifika sistemi daha çok ASHRAE’ye yani Amerikalı bir stan- darda atıfta bulunuyor. BREEAM ise daha çok CIBSE’ye, yani İngiliz bir standarda atıfta bulunuyor. Özet olarak, Amerikan ve İngiliz standartlarından esinleniyoruz. Yeşil Bina: Dünyada bu alandaki uygula- malar nasıl gerçekleşiyor? Serkan Emin: Dünyada gelişmiş ülkelerde bu alanda çok ciddi uygulamalar bulunu- yor. Commissioning sürecini yürütmek üzere kurulmuş uzman firmalar ve bu firmaların uzmanlıklarını belgeleyen ser- tifikasyon sistemleri bile var. Bu firmalar genellikle müteahhitten bağımsız ve bina sahibi adına çalışan üçüncü bir taraf ola- rak faaliyet gösteriyor. İdeal olarak tasarım sürecinden itibaren projelere dahil oluyor. İnşaatın sonundaki kabul sürecine kadar görevine devam ediyor ve bina sahibine raporluyor. Ayrıca, Commissioning ala- nında çalışan profesyoneller için de kişisel yetkinlik anlamında da sertifikalandırma bulunuyor. Örneğin, ASHRAE’den Com- missioning Process Management Pro- fessional (CPMP) sertifikasına ben de bu şekilde sahip oldum. Yeşil Bina: Siz Yeşil Bina konusunda uzman bir şirketsiniz ve aynı zamanda commisioning ile de ilgileniyorsunuz. Bu sürecin Yeşil Bina konusuyla ve süreciyle ilişkisi nedir? Siz Altensis firması olarak bu alanda neler yapıyorsunuz, ne tür hizmet- ler veriyorsunuz? Serkan Emin: Yeşil Bina sertifikalandırma sistemleri içerisinde Commissioning süreci temel seviyede zorunlu olduğu için iki sürecin birbiri ile bağlantısı bu anlamda bulunuyor. Ama bu alanda pro- fesyonel olarak hizmet veren firma eksik- liğini görünce zorunlu olarak bu alana da odaklanmak durumunda kaldık. Şimdi bu alandaki hizmetlerimizi bir üst seviyeye çıkarma aşamasındayız. Biraz önce bah- setmiş olduğum üçüncü bağımsız bir taraf olarak commissioning hizmetleri sunma noktasındayız. Tasarım aşamasından inşa- atın sonuna kadar olan tüm süreç boyunca kapsamlı Commissioning hizmetleri sun- mak için gerekli olan uzman teknik kadro, ekipman altyapısı, yönetim prosedürleri gibi konuları nihayetlendirdik. Türkiye’nin bu alanda kaliteli ve yetkin hizmet konu- sundaki açığını kapatmak için ümitliyiz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=