Yeşil Bina Dergisi 28. Sayı (Kasım-Aralık 2014)
YEŞİL BİNA / ARALIK 2014 51 plan havalandırmasının yine de sağlan - masına yardımcı olmaktadır. Günümüzde “kara kutu” olarak tasar - lanan ve müzeler, galeriler, sergi salonları, tiyatrolar, perakende birimleri ve daha birçoğu gibi tamamıyla yapay aydınlatma sistemlerine bağımlı olan bina türlerinin çoğundaki enerji verimi, iyi tasarlanmış gün ışığından yararlanma sistemlerinin uygulanmasıyla kapsamlı bir iyileşme gerçekleştirebilir. Gün ışığından yararlanma sistemi kuş - kusuz bina cephesinde saydam alanlar yaratmaktan daha öte birşeydir. Gerçekte bu tür sistemlerin tasarlanmasındaki güçlükler doğal çevreye kasten kapa - tılmış ve tamamen enerji-yoğun yapay aydınlatmayı kullanan binaların artma - sına yol açmıştır. Kentsel yoğunluğun optimalleştirilmesi, enerji verimliliğini en çok kılmadaki anahtar önemdeki bileşen olacaktır. Bu taşıma enerjisindeki azal - tımla kısmen yapılabilir. Arazinin güncel kullanım biçimi sürdürülebilir nitelikte değildir. Kentsel tasarımdaki enerji verimi bakımından özellikle ilginç olan bir husus da yüksek binaların (gökdelen) yapabile - ceği katkıdır. Enstitümüzdeki araştırma projelerinden birisine ait sonuçlar, kentsel yerleşimde yüksek binaların kullanımı ile kentlerin enerji verimliliğinin artırılması potansiyelini göstermektedir. Yüksek binalara ilişkin olağan teknik sorunlardan, yani gün ışığına ulaşım, geniş göbek alan - lar nedeniyle düşük alan verimi, çevresel rüzgârlar vb. nedeniyle yaya düzeyindeki konforsuzluk gibi sorunlardan kaçınılır - ken, düşey yapılar kullanılarak kentsel yoğunluğu geleneksel Avrupa kentlerine oranla yaklaşık iki gibi bir faktör şeklinde artırılabilir (8). Yüksek binaların yoğunluğu artırması ve böylece taşımadaki enerji talebini azalt - ması kanıtlandıktan sonra ikinci soru, bunların toplam enerji verimini gerçekten artırıp artırmadığıdır. İlk bakışta yüksek binalar doğası gereği düşük enerji veri - mine sahipmiş gibi görülür. Bunlar genel - likle rüzgarla ilişkili hususlardır. Yüksek - liğe bağlı olarak artan rüzgâr basınçları, açılabilir pencerelerle havalandırmanın ve dıştan gölgelemenin güç olması nedeniyle yüksek binalar, mekanik havalandırma ve iklimlendirme kullanmaktadır. Ancak detaylı çalışmalarla kat bazında doğal havalandırma çözümleri de uygulamak olanaklı olup, aşağıdaki şekilde buna ilişkin bir çalışma örneği görülmektedir. Küresel ısınmayı azaltma amacına yönelik olarak öncelikle enerji verimliliğini artırma konusu ile ilgilenirken, kaçınılmaz biçimde ortaya çıkacak olan iklim değişik - liği bakımından diğer bir ilginç soru ken - disini duyurmaktadır: bu durum binaları - mızın tasarımını nasıl etkileyecektir? Diğer bir değişle yaklaşan iklim değişikliği ile baş etmek üzere binalarımızı nasıl tasar - lamalıyız? Beklenen iklim değişikliğinin ısıtma ve soğutma talepleri üzerindeki etkileri neler olabilir? (9). Beklenen sonucun ısıtma enerjisinden soğutma enerjisine bir kayma olmasının yanı sıra binaların yaşam süreleri boyunca birkaç değişik kullanım biçimine uygun biçimde ve esnek bir yaklaşımla tasar - lanması önem arz etmektedir. Gerçekten, yaşam süreleri boyunca değişik kullanım biçimime uyarlanabilme yeteneğine sahip nötr spatiyal binaların kullanımı için geliş - tirilen kavramlarda, mimari önlemlerle enerji verimliliğinin artırılması yönünden çok önemli bir potansiyel bulunmaktadır. Döşemeden döşemeye yükseklik, cephe, sirkülasyon ve mekanik sistemler dolayısı ile yeni yapılan bir binanın, konutsal bir binayı kötü durumda bırakmamalıdır. Diğer bir husus da bina stoğumuzun kullanım derecesidir. Ülkemizde tipik bir kente bakış, herhangi bir belirli binanın kullanımda kaldığı sürenin çok kısa oldu - ğunu ortaya koyar. Binaları bu biçimde düşünmeye başlarsak, bina tasarımı para - Şekil 3. Yüksek binalarda doğal havalandırma
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=