Yeşil Bina Dergisi 25. Sayı (Mayıs-Haziran 2014)
işin içine muhasebe, Maliye Bakanlığı ve vergi mevzuatları da giriyor; bunun etkileri ve beklenmedik vergisel sonuçları önümüzdeki aylarda ortaya çıkacaktır. Öz tüketim modeli şunu betimler: Mevcut elektrik maliyetinden orta/uzun vadede daha ucuz olma ön koşuluyla kendi elekt - rik ihtiyacının bir bölümünü güneşten üre - ten ev, hastane, AVM, fabrika, otel gibi uygulamalar. Mantolama, nasıl binanın doğalgaz maliyetini düşürüyorsa, güneş enerjili öz tüketim de aynı şekilde elektrik maliyetini düşürecektir. Öz tüketim esas itibariyle bir enerji verimliliği uygulaması - dır. Dolayısıyla bu modelde zaten hedef, üretilen elektriği mümkün olduğu kadar tüketmek olduğundan, satış/fatura kesme amacı yoktur. Buna rağmen belli gün ve dönemlerde (tatil-sezonluk değişimler) bir miktar fazla elektrik üretimi gerçek - leşebilir, bunun satışı yerine şebekeye verilen kWh miktarı kadar yıl içinde bedel - siz kWh kullanmak serbest olmalıdır. İşin içine hiç para alışverişi sokulmamalıdır: ‘Tüketiminden bir miktar fazla üretirsen kWh kazan, az üretirsen kWh borçlan’. Öz tüketim uygulamalarında minimum yüzde 70-80 tüketim hedefleneceğinden, farklı zaman dilimlerinde kWh borçlanmak veya kazanmak tüketici veya dağıtım şirketi için çok önemli bir unsur olmayacaktır. Sistemin sağlıklı işlemesi için uzaktan ne zaman ve ne kadar elektrik üretildiği/tüke - tildiği bilgilerini takip eden çift yönlü bir sayaç yeterli olacaktır. Birçok ülkede bu yöntem sağlıklı bir şekilde uygulanıyor”. Öz tüketim modelinde PPA (ikili sözleşme) modeli serbest bırakılmalı “Güneş enerjisi uygulamalarında dün - yada ikili sözleşmenin muhtemelen yasak olduğu tek ülke Türkiye. Lisanssız üretim yönetmeliği içinde bu çok net yazılı olarak belirtilmiştir. Halbuki şebekeden gelen elektriğin fiyatının arttığı, güneşten gelen elektriğin fiyatının ise giderek düştüğü bir ortamda daha önceki önerilerimizde vur - guladığımız gibi öz tüketim modeli giderek ön plana geçecektir. Burada potansiyel yatırımcının sistemi finanse etmesi için iki farklı yöntem mevcuttur: ‘Tamamen kendi yüzde 100 öz sermayesi ile finanse etmek’ ve ‘Banka kredisi/leasing gibi ens - trümanları kullanıp, yüzde 20-30 öz ser - maye ile finanse etmek’. Halbuki bilhassa Amerika’da çok etkin bir şekilde kullanıl - maya başlanan bir yöntem daha var... Diyelim ki Antalya’da bir AVM sahibisiniz ve çatınıza 2 MW sistem kuracaksınız (tamamen öz tüketim yapacağınızdan 1 MW sınırı da yok). Bunun ortalama bedeli yaklaşık 2.5 milyon USD civarında ola - caktır ve bu bedeli muhtemelen kimse peşin ödemek istemeyecektir. Başka bir sorun daha var, peşin veya banka kredisi ile ödeme yapmayı kabul ettiniz, ama 25 yıl ömrü olan bu sistemin her yıl ne kadar elektrik üreteceği, uygulamayı yapan veya güneş panelini üreten firmanın ayakta kalıp kalmayacağı ile ilgili endişeleriniz var. İşte PPA yöntemi bu kaygılarınızı gideriyor. Peki sistem nasıl işleyecek? Solar mühendislik/uygulama yetileri geliş - miş ve aynı zamanda finansal olarak da güçlü firmalar ile anlaşma yapacaksınız. Tüm bürokratik süreci sizden alacakları vekalet ile onlar takip edecek, sizden hiçbir bedel almadan 2 MW’lık sistemi çatınıza kuracaklar ve hiçbir bedel alma - dan da sistemin ömrü boyunca gerekli bakım/servis hizmetlerini yapacaklar. Karşılığında sizden isteyecekleri tek şey şu olacak: Şu anda elektriğe ne kadar bir bedel ödüyorsanız, onun biraz altına üretilen güneş elektriğini alma garantisi”. Çatı kiralanması ile ilgili mevzuat değişikliği yapılmalı “Mevcut yürürlükteki mevzuata göre çatı binanın ayrılmaz bir parçası ve onu bu bütünden koparıp güneş ener - jisi uygulamaları için kiralamak ile ilgili net bir kanuni metin yok. Türkiye’de PV kurulumuna uygun birçok çatının mülk sahiplerinin bu konuya ilgisi olmayabilir Yüzde 50 öz tüketim zorunluluğu getirilmeli “Lisanssız elektrik üretiminde mini - mum yüzde 50 öz tüketim zorunluluğu gelmesi gerekiyor. Lisanssız elektrik üretim yönetmeliğinin başlığına ve ilk paragrafına baktığımızda bu mevzuatın yayınlanma amacının, ‘Gerçek ve tüzel kişilerin kendi elektriklerini güneşten kendileri üretmeleri’ olduğunu anlıyoruz. Günümüzdeki lisanssız güneş enerjisi uygulamalarına ve hızla devam eden başvuruların çok büyük bir çoğunluğuna baktığımızda ise şu fark ediliyor: ‘Hepsi sadece elektrik abonesi olup (bir ampül yakıp), 1 MW gücündeki çok sayıda GES kurarak (Güneş Elektriği Santrali), üret - tikleri elektriğin tamamını 10 yıl boyunca 0.133 USD/kWh bedelle satmayı hedef - liyorlar’. Şuursuzca yapılan bu başvuru - larda herhangi bir teminat mektubu da alınmadığından, proje gerçekleştirmek için finansal ve teknik gücü olmayan yüz - lerce kişi ve şirket çağrı mektubu almak için dağıtım şirketlerinin onayını bekliyor. Üstelik bu başvurular bölgedeki tahsis edilecek trafo merkezi kapasitesini de hızla düşürdüğünden, gerçek yatırımcıla - rın önü tıkanıyor. Yönetmelikte yapılacak bir değişiklikle, yıl içinde güneşten üreti - len toplam elektriğin en az yüzde 50’sinin tüketilmesi zorunluluğunun getirilmesi faydalı olacaktır. 1 MW’dan küçük veya büyük, lisanslı veya lisanssız fark etmez; ürettikleri elektriğin tamamını satmak iste - yen tüm yatırımcılar ise başka bir kategori altında toplanmalıdır. GES’ler arasındaki temel ayrım, lisanslı veya lisanssız üzerine değil, yatırımcının gerçek amacı üzerine inşa edilmelidir”. Öz tüketim modelinde mahsuplaşma kWh üzerine olmalı “Şu anda kimsenin net anlamadığı, Ankara’da yapılan toplantılarda bile kamu kurumlarının her birinden farklı yorumlar gelen bir mahsuplaşma ve fatura kesme karmaşası yaşanıyor. Üstelik bu şekli ile 37 YEŞİL BİNA / HAZİRAN 2014
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=