Yeşil Bina Dergisi 25. Sayı (Mayıs-Haziran 2014)
bir türlü birbirinden ayırmadı. Böyle bir ayırım olsa ve de düşük güçlü (örneğin tek faz 5 kWp) fotovoltaik sistemler için herhangi bir harç olmaksızın sadece ilgili mühendislik firmalarının proje ve bildi - rimlerine istinaden kabul görseler, hem fotovoltaik sektörünün önünü açılmış hem de yeni istihdam alanları yaratılmış olur. Potansiyel büyüklük Konunun uzmanı mühendisler tarafın - dan gereği gibi projelendirilmiş bir fotovol - taik sistemin şebekeye bağlantısının, hem şebekeye hem de kullanıcıya yönelik oluş - turabileceği güvenlik açısından menfi bir durumun olmadığı görülmesinden sonra, bu tip sistemlerin tüketiciler, kurumlar ve en genel anlamda devletin bütçesine sağlayacağı faydalara da bakmak lazım. Biz nihai tüketiciler evlerimizde elektrik dağıtım firmaları ile genelde tek fazlı 3-5 kW bağlantı gücü olan abonelik sözleşme - leri yapmaktayız. Elektrik enerjisi doğası itibariyle yük talebinin olduğu ve en düşük direncin olduğu yöne doğru akar. Bu akışta var olan tesisat, her iki yöndeki akış için uygundur ve ilave bir teknik dona - nıma ihtiyaç duyulmamaktadır. İBB veri - lerine göre sadece İstanbul’da 2.000.000 binanın olduğu bilgisiyle yola çıkalım. Bu binaların yarısının bir fotovoltaik sistem kurulumu için uygun fiziki koşullara sahip olmadığını kabul edelim. Bu durumda 1.000.000 bina çatısına her biri 3 kWp (eğimli çatıda takriben 25 m² çatı alanı) olmadan çatıya çıkmış ortalama 75 kg ağırlığı olan çatı ustasını düşünelim. Bu ağırlığı iki ayağı (takriben 0,08 m² eder) ile çatıya veya terasa uygulandığında burası zarar görmüyorsa fotovoltaik panelin yayılı yükünde niye risk olduğu düşünülüyor? Ustanın çatıda hareketi 37,5 kez daha yoğun yük varlığı anlamına gelir. Bununla beraber fotovoltaik panellerin taşıyıcı sis - temi rüzgar yüküne açıktır. Ancak bu yük kavramı beklenen ağırlığın yarattığı pozi - tif basınç yerine negatif basınç (emme) olarak önümüze çıkar. Bu sebepten dolayı taşıyıcı sistemin çatı veya terasa bağlantılarının mühendislik hesabı yapı - larak belirlenmesi çok önemlidir. Böyle bir rapor da, kanun koyucu tarafından istenmemektedir. Üretilmiş olan doğru ve alternatif akımı ileten kablolar da elektri - ğin konusudur. Taşıyıcı sistem ve kablolar konusunda, ilgili nihai tüketici nezdinde neredeyse bilinmeyen bir şey kalmamıştır. Elektronik kısımda belirtilen evirici cihaz, sadece doğru akımı alternatif akıma çevir - mekle kalmıyor, şebeke uygunluk takibini yapıyor ve fotovoltaik sistemin üreteceği elektrik enerjisini de belirliyor. Evirici cihazlar sistemin beynidir Dünya çapında şart koşulan kalite ve güvenlik sertifikalarına istinaden üretilen evirici cihazlar, bir fotovoltaik sistemin hem beyni hem de kalbi durumundadır. Şöyle ki, şebekeyi sürekli olarak takip etmesi sonucu elektrik şebekesine uygun olmayan bir gerilimdeki akımı şebekeye vermesi söz konusu değildir. Bunun sonucu olarak şebekede elektrik akımı kesildiğinde fotovoltaik panellerden elde edilen elektrik enerjisi olsa bile bunun şebekeyi beslemesi söz konusu değildir. Eviricilerin bu tam güvenlikli özelliği, foto - voltaik sistemlerin evlerimizin çatılarında kurulmalarına olanak sağlayan en önde gelen özelliklerinden biridir. Türkiye’deki kanun koyucunun evirici cihazların bu genel özelliğini sistemi kurandan ispatla - masını istemesi ise fotovoltaik konusunda ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzun gösterge - sidir. Şebekede oluşan gerilim dalgalanmasını, kanunen kabul edilen belli bir aralıkta olma - sına müsaade ederek, şebekeyi takip etme adına gerilimin sürekli artması veya düşmesi kavramının da önüne geçilmiş olur. Bu özelli - ğini, sistemi şebekeden ayırarak gösteren evirici cihazları, fotovoltaik sistemlerin haliha - zırdaki elektrik şebekesine teknik açıdan yük getirmediğinin bir başka işaretidir. Şebekeye paralel çalışan bu tip evirici cihazlar dışında hibrit olanları da mev - cuttur. Hibrit evirici cihazları hem şebeke hem de batarya varlığı altında çalışma imkanı sağlamaktadır. Yazılımları, arzu edildiği takdirde şebekeye akım iletmeyi durdurmayı da sağlamaktadır. Bu tip hib - rit sistemler, fotovoltaik tesislerin yasal olarak dağıtım firması ve nihayetinde TEDAŞ tarafından onay sürecinin zor ve pahalı olduğu ülkemiz için düşünülmesi gereken sistemlerdir. Gün içinde üretilen ihtiyaç fazlası elektrik enerjisini bataryada depolayarak fotovoltaik üretimin olma - dığı veya yetersiz kaldığı anlarda kullanım imkanı sağlar. 1 kWp kurulu güç için gerekli olan bürokrasi, 1.000 kWp için de talep edili - yorsa küçük ve orta ölçek kullanıcılar için menfi bir durumun olduğu görülmektedir. Nihai tüketicilerin ürettikleri ihtiyaç fazlası elektrik enerjisinin yasada belirtildiği gibi (1 kWh=0,133 $) satma imkanı (fatura tanzim edemedikleri sürece) veya sene içindeki ileri bir dönemde mahsuplaşma imkanı olmaması da şebekeye elektrik veren fotovoltaik sistemler yerine hibrit sistemleri düşünmemizin daha yerinde olacağını gösteriyor. Ne yazık ki son dört senede iki kez değişen ilgili yasa, nihai tüketici ile tüzel kişiliğe sahip tüketiciyi YEŞİL BİNA / HAZİRAN 2014 33
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=