Yeşil Bina Dergisi 19. Sayı (Mayıs-Haziran 2013)

YEŞİL BİNA / HAZİRAN 2013 41 Şekil 11’de gösterildiği gibi bir bina - nın kompaktlığı da, binanın konumu ve kullanılan malzemelere benzer şekilde ısı ihtiyacını etkilemektedir. Isı ihtiyacı kabuk alanı (A th ) ile oranlı olduğu için kompaktlık ile bire bir ilişkilidir. Gösterilen COPreal değeri, ekserji talebine bağlıdır. Ki, bu da yukardaki hipotezi kanıtlamak adına bütün konfigürasyonlarda sabit tutulmuş - tur. Şekil 12’de ihtiyaç duyulan COPreal miktarına ulaşmak için gereken kaynak sıcaklığı gösterilmiştir. Isı talebi, form faktörünün artması ile orantılıdır; bir başka deyişle form faktörü ( f 0 ) iki kat arttığında ısı talebi de iki kat artar. Malzeme kullanımı ve konumlan - dırma sonuçlarına benzer şekilde, kom - paktlık, standart form faktörü tarafından belirlenen ekserji talebini artırmadan farklı bir form faktörü ile değiştirilebilir. 10°C sıcaklığın buharlaşma ısısı, form faktörü - nün %44 artırılmasını sağlar. SONUÇ Yukarıdaki sonuçlar sadece ısı talebi ile ilgilidir. Yaz aylarında oluşan soğutma talebi tamamen farklı bir konudur ve farklı bir çalışmada ayrıca analiz edilmesi gere - kir. Bir yapının tasarımı ve işletmesinde konumlandırma, malzeme ve kompakt - lığın çok az bir öneme sahip olduğudur. Yapının ısı talebi, bu hususlar ile bire bir ilişkili olduğu halde, yeterli bir kaynak sıcaklığı olduğu zaman ısı pompasının ekserji ihtiyacı bunlardan bağımsızdır. Pasif metotlar kullanan mimarlar, ısı tasarruflu yapıları, sıkı düzenlemelere ve kanunlara göre tasarladıkları için yapı - lar estetik açıdan oldukça kısıtlı olmak zorunda kalır ve buna rağmen yapılar hala CO 2 salımı yapar. Bu pasif metotlar yapı - ların şekil ve formlarını kısıtlamalarının yanı sıra kullanılabilecek malzemeleri de kısıtlarlar. Isıl direnci mümkün olduğunca yükseltmek, yoğun bir malzeme kullanımı gerektirir. Örneğin, kalın katmanlı yalıtım veya üçlü ısıl sırlama. Bu önlemler maddi açıdan oldukça masraflıdır. Bu çalışma - nın amacı, mimarları gereksiz yere pasif metotlar ile ısı kayıplarını azaltmaya çalış - mak yerine aktif metotlar kullanarak CO 2 salımını tümden yok etmeye yöneltmek - tir. Aktif metotlar, ısı pompasının sıcaklık taşıyıcısına bağlı olan ekserji talebinin çalışılmasını gerektirir. Şekil 10’da kay - nak sıcaklığının sadece bir kaç derece artması ile konumlandırma ve malzeme kullanımının önemsiz bir duruma geldiği görülebilir. Böylece, verimli bir emisyon - suz yapıda asıl önemli olanın, konum, malzeme ve kompaktlık değil, ısı pompa - sının kaynak sıcaklığı ve verimliliği olduğu ortaya çıkar. Burada, mevcut pek çok yapı için bile estetiğini kaybetmeden enerji tasarruflu bir çalışma fırsatı olduğu belir - tilmeye çalışılmıştır. Bir başka ifadeyle, mevcut yapılar, uygun ısı pompası kullanı - larak, cephesinde yapılacak değişikliklerle düşük emisyonlu hale getirilebilir. KAYNAKLAR 1. Volker Ritter, Forrest Meggers, “Assessment of the Guidelines for Zero-emission Architectural Design“ , Institute of Technology in Architecture, Building Systems Group, Switzerland. 2. Deutsches Institut für Normung e. V. 2010. DIN 5034 Daylight in Interiors. 2007-02. 3. Wyssen, I, Gasser, L, Wellig, B and Meier, M. 2010. “Chiller with Small Temperature Lift for Efficient Building Cooling.” Proceedings of Clima 2010, Antalya Türkiye. Şekil 11: Isı talebi ve kompaktlık ilişkisi Şekil 12: Isı talebi ve ısı pompasının buharlaşma sıcaklığı ilişkisi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=