Yeşil Bina Dergisi 12. Sayı (Mart-Nisan 2012)

YEŞİL BİNA / NİSAN 2012 27 için uygun olmakla beraber, yine fosil yakıt kaynaklı elektrik enerjisine ihtiyaç duydukları sürece yüzde yüz yenilenebilir enerji sayılmamaktadırlar. Bina ölçeğinde konejerasyon sistemlerinde kullanılabile- cek yenilenebilir yakıtlar ise henüz ülke- mizde yaygınlaşmamıştır. Binalarda güneş enerjisi kullanımını incelediğimiz zaman, en çok başvurulan uygulamalar termal ve fotovoltaik sistem- ler olmaktadır. Termal sistemler, mekan ısıtması ve kullanım sıcak suyu için bağımsız olarak veya başka fosil yakıtla çalışan kazanlarla birlikte kullanılabilmek- tedirler; ancak sadece kuruldukları bina- nın ihtiyacını karşılayabilmekte ve bina ihtiyacının mevsimsel olarak değişme- sinden dolayı tüm sene boyunca verimli olarak kullanılmaları her zaman mümkün olmamaktadır. Fotovoltaik sistemler, güneş enerjisin- den elektrik üretiminde kullanılan modül- lerden oluşmaktadır ve dağıtık elektrik üretim sistemi kategorisinde bulunmakta- dırlar. Bunun anlamı, binalarda kullanılan bu sistemlerin, elektrik şebekesi ile para- lel çalışarak küçük ölçekli bir üretim sant- rali işlevini yüklenmeleri ve en yakındaki talep noktasına elektrik besleyebilmeleri- dir. Eğer kurulu oldukları binada elektrik ihtiyacı varsa bunu karşılamakta, bu ihti- yaçtan fazla üretim olması durumunda ise ürettikleri enerjiyi şebekeye vererek diğer binaların ihtiyacını karşılayabilmek- tedirler. Bu tür dağıtık elektrik üretim sis- temleri, sıfır CO 2 emisyonu ile çalışmanın yanında, merkezi üretimden ve iletimden kaynaklanan yüzde 40’lar mertebesindeki kayıpları da engellemektedirler. Türkiye’de EPDK tarafından hazırla- nan lisanssız elektrik üretimi yönetmelik ve tebliğleri, bu tür sistemlerin binalarda kurulumunu ve üretilen fazla elektriğin dağıtım şebekesine satılarak sistem yatı- rımının makul bir seviyede geri dönmesini mümkün kılmaktadır. Satın alma fiyatları üzerinde uzun zamandır dönen tartış- malar ve Avrupa ülkelerindeki satın alma fiyatlarının yüksekliğinin örnek gösterile- rek yakınılması artık geçersiz bir mazaret olmuştur. Nitekim bu tür sistemlerin des- teklenmesi amacıyla verilen satın alma garantileri tüm dünyada hızlı bir şekilde aşağıya çekilmektedirler ve bu da sistem maliyetlerinde ciddi düşüşleri berabe- rinde getirmektedir. Bu yatırım teşviğinin yanı sıra bina- larda fotovoltaik enerji sistemlerinin kurul- ması birçok açıdan mantıklı ve faydalıdır: − Özellikle elektrik talebinin zirve yaptığı yaz aylarında ve öğlen saatlerinde şebekeye destek olurlar − Yukarıda da bahsedildiği gibi, mekanik verimsizlik ve iletim kayıplarından kaynaklanan yüzde 40 seviyelerindeki verimsizliğin önüne geçerler − Merkezi noktalardan dağıtık üretim noktalarına geçilmesi ile daha dayanıklı ve daha az risk içeren bir enerji sisteminin ortaya çıkmasına katkıda bulunurlar − Lisanssız olarak kurulabilir ve işletilebilirler − Çok hızlı bir şekilde kurulup, istenildiği şekilde ölçeklenebilirler − Atıl duran çatıların kullanılması ile arazi verimliliğini sağlarlar − Binalarda zaten olması gereken cephe veya çatı elemanlarının yerine geçerek yatırım maliyetlerinin önemli ölçüde düşmesini sağlarlar − Şebeke bağlantısı bina tesisatında zaten mevcuttur − Binalardaki elektrik faturalarının azalmasını, ileride olası tarife artışlarına karşı güvencede

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=