Yeşil Bina Dergisi 45.Sayı (Eylül-Ekim 2017)

38 Yeşil Bina / Eylül - Ekim 2017 yesilbinadergisi.com MAKALE Binalarda Radon ve Sağlık Üzerindeki Etkileri MİMAR FEYZA CABİ DEĞERLİ / Trakya Ünv. Fen Bilimleri Ens., Yüksek Lisans Öğr. Y. DOÇ. DR. FİLİZ UMAROĞULLARI / Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 1. GİRİŞ Z amanlarının yüzde 90’ını kapalı mekanlarda geçiren insanlar için bina içi solunan havanın niteliği önemlidir [1]. Kapalı ortam havasında azot, oksijen, hidrojen vb. yararlı gazlar bulunduğu gibi, ortam koşullarına bağlı olarak zararlı gazlar da bulunmakta- dır. Bina içi solunan havanın kirliliğine neden olan bu zararlı gazlardan biri olan “Radon”, insan sağlığını ciddi olarak teh- dit eden radyoaktif bir elementtir. 1960’li yılların ortalarından itibaren radonun her yerde bulunabileceği ve özellikle binalarda yoğunlaşması nede- niyle akciğer kanseri riski oluşturabile- ceği konusundaki bilgilerin yaygınlaşması, radyasyon maruziyeti konusuna yeni bir yaklaşım getirmiştir [2]. Bu tarihten iti- baren özellikle kapalı ortamlarda radon seviyelerinin belirlenmesine yönelik çalış- malar önem kazanmıştır. Dünya ülkeleri kapalı ortamlardaki radon düzeylerinin belirlenmesi amacıyla haritalar oluştur- muştur. Ülkemizde de 1984 yılında, TAEK Bu amaçla öncelikle binalarda radon kaynakları tespit edilmiş, insan sağlığına etki edebilecek konsantrasyon seviyeleri belirtilmiştir. Radonun olumsuz etkilerin- den korunabilmek için alınması gereken önlemler incelenerek, çalışma kapsa- mında ortaya konulmuştur. 2. RADON VE KAYNAKLARI Soluduğumuz havadaki radon, kayaçlarda doğal uranyum ve radyum elementlerinin bozuşmasından oluşan atom numarası 86, simgesi Rn olan, tat- sız, kokusuz, renksiz asal bir gazdır. Asal gazlar içinde erime ve kaynama noktası en yüksek olandır. Havadan 7,5 kez ağır- dır ve yerden genellikle 50 cm yükseklikte birikmektedir. Bu nedenle kapalı ortam havası içerisinde bulunan radon gazı binada kalma eğilimindedir. Bir soygaz olan radon doğada saf olarak bulunur ve kimyasal reaksiyona girmez [2, 6, 7]. Yeryüzünde bulunan tüm radyasyon kaynakları içerisinde en yüksek doza maruz kalınan doğal radyasyon kaynak- larıdır. Radyoaktivite Marie Curie’nin rad- (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) tarafın- dan bu konuda çalışmalar başlatılmıştır. Ancak ülkemize ait radon haritası henüz tamamlanamamıştır [3]. Radon ile ilgili sağlık sorunları son yıl- larda önemli ölçüde artmıştır. Bu artışın sebebi, radonun yerkürede daha yaygın hale gelmesi değil, enerji kullanımını azaltmaya yönelik yapılan çalışmalar, yalıtım uygulamaları ve binalarda doğal havalandırma oranının giderek azalma- sıdır. Bu sebeple radon yaşam alanlarına girdikten sonra sıkışıp kalmakta ve insan sağlığını ciddi ölçüde tehdit etmekte- dir [4]. ABD’de yapılan bir araştırmada kapalı ortamlarda biriken radon gazının yılda 20 binden fazla ölüme sebebiyet verdiği tespit edilmiştir. Sigara içmeyen insanlarda görülen akciğer kanserinin bir numaralı sebebinin radon gazı olduğu açıklanmıştır [5]. Bu çalışmanın amacı, kanser gibi insan hayatını olumsuz etkileyen ve hatta ölümle sonuçlanabilecek bir has- talığın etkenlerinden biri olarak görülen radon gazının önemini vurgulamaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=